insanın an içinde büyük pencereden uzaklaşabilmesi

entry2 galeri
    1.
  1. insanoğlu'nun ''an'' içinde büyük pencereden uzaklaşması gibi bir durum var moruk farkında mısın? mesela 3 saatini aynı noktada geçirmesi gereken bir insanı verelim örnek olarak.
    diyelim ki bir hastaya refakat ediyor ve hastane koridorunda öylece oturuyor. o koridor, o ''an'' içinde, onun bütün hayatını kapsayan bir alan oluverir bir anda.gözü hiç bir şeyi görmez. evinde oturmuş onu düşünen sevgilisi, ertesi gün gideceği iş görüşmesi, ne zamandır görüşemediği çok samimi arkadaşı. hiç bir şey umrunda değidir. koridoru yaşar.
    mesela koridorda onunla o ''an''larda aynı kaderi paylaşan 25 yaşlarında bir hatun koyalım örneğimizi renklendirip konuyu derinleştimek maksadıyla; uzun bacaklı bir yarı sarışın. bir resim kadar güzel ve harika bir tablonun çok alakasız bir yerde anlamsızca asılı durması gibi fazladan duruyor orada.
    adam dışarda sigara içip geri geliyor. sarışın hala orada. sanki hiç gitmeyecekmiş gibi duruyor. banklarda yayınlanan şiirler kadar okunaklı ve bir altın madencisinin kirli ellerinde parıldayan saf altın kadar doğal...
    adam koridordan sıkılmş ona doğru bakıyor ara ara. adamın o saniyelerde bütün dünyası o koridor işte. saat geceyarısı sanki, uzun zamandır kimse geçmediğine göre..sevgilisine çok sadıktır normalde. dönüp yan gözle bakmaz kimselere. bakın latife olsun diye söylemiyorum gerçekten öyle. ama kadına bakıyor. neden? çünkü büyük pencereden çook uzaklarda. şu anda onun bütün dünyası bu koridor. iki tane insan, başka kimse yok! bir erkek ve bir kadın; havva ile adem. ''tanışmalıyım bu kadınla'' diye bir düşünce geziyor beyin duvarları arasında. pazar sabahları otobanlar ne kadar boş ise o kadar boş beyin duvarları arasında ilerleyen kanalların içi. normalde, düşünceler birbirine çarpmaktan dolayı ağır ağır hareket ederken bugün jet hızıyla ilerliyor beyninde. zaman ağır ama, kurşun gibi. gece bitmek bilmiyor. 
    sarışın, az ilerdeki bekleme bankında oturuyor ve burdan kalkıp onun yanına oturmak bu koridorda yapılacak en saçma şey olur herhalde. çekinebilir ve kırılması güç bir önyargı oturabilir beynindeki kanalların arasına. sonra sen ne kadar iyi sinyal gönderirsen gönder o ağır ve oturaklı düşünce öbeğini oynatamazsın yerinden. hem atomu parçalamak gibi bir maceraya atılamayacağın da aşikar. otur oturduğun yere.hayır!
    adamın koridorun anlamsızlığına paralel olarak yapabileceği katkı kalkıp volta atmasıyla sınırlı. evet başladı. bir ucundan diğer ucuna; ağır ağır. sadece kadınla tanışabilmek için tüm bunlar. düşünceli bir insan görüntüsü yansıtabilmek için numara yapıyor. bu davranışın aynı zamanda kendisine karizma kattığını zannediyor. kadın pek oralı değil gibi. kadının dikkatini çekememek, kendi dikkatini dağıttı aslında; farkında değil. ama inatçılığı da had safhada. koridorun bir sağına bir soluna doğru yürümeye devam.
    ''ne yapsam?'' alakasız bir şey sorayım belki ilk cümleden sonra herşey spontane gelişir diye düşünüyor;

    + ne kadar sıkıcı bir yer değil mi?
    - hayır gayet huzurlu aslında, hiç ses yok
    + kem kümvoltaya devam.

    hayır bu kadın yüz vermeyeceğe benziyor. yavaş ve sessiz adımlarla dolanıyor yine koridorda. ''bir kere daha denesem mi?'' şöyle olta atar gibi, biraz imalı, daha fazla tanışabilme amaçlı bir şeyler söylesem.

     + sizi bir yerden tanıyorum ama nerden olduğunu hala çıkaramadım?
     - olabilir tabi; insan insana benzer.

    hayır hayır! çok dişli lan bu. ama organize işler; evet işlemeli.!! daha ilginç, daha atraksiyonel bir şeyler. nasıl olsa iki kere laf attım, hem öyle ahım şahım terslemedi de. ne yapılabilir?? ilgisini nasıl çekebilirim??
    telefonla konuşurmuş gibi yapıp konuşacağı ilginç şeylerle kadının dikkatini çekmek istiyor, plan bu. ne kadar enteresan cümlelerle girerse olaya, hayali konuşması bitip de kadına herhangi bir şey için bir daha laf atıp soru sorduğunda, ilgisinin ilerleyip ilerlemeyeceğini tartıyor. ''an''lık olarak bir dünyası var o anda ve konsantrasyonel yaşıyor adam. büyük resmin çook dışlarında. aslında çalmayan telefonu hayali olarak çalmaya başlıyor ve tiyatral başlıyor. diyalog taklidi yapan monologlar.ara ara verdiği boşlukları karşısındakinin konuştuğu süre olarak sayıyoruz. aslında hep kendi konuşuyor; 

    + efendim canım,,,,,,,
    + tabi tabi sor müsaitim, zaten canım sıkılıyordu benim de,,,,,,,
    + ya aslında konunun içindeki bazı derinlikleri her zaman boş bırakmak ilerde onlara duyacağın ihtiyaçta geri dönüş anlamında beklentiyi karşılayamayabiliyor. ,,,,,,,
    + anlıyorum tabiki anlıyorum ama bazen etkili olan taraf elinde ağır silahları olan taraf olamayabiliyor. bak sana alakasız ama konuyu tam anlamıyla ifade edebilecek bir örnek vereyim; gülen birini düşün. hele bir de dişleri biraz bakımlı ise gözümüz kaçar hemen ağzına doğru bakarız. yanlış! gülerken gözlerine bakmak lazım insanın. ağız bel altı, gözler ise bel üstünü temsil ediyor sanki. sadece bel altı çıplak bir kadın, sadece bel üstü çıplak bir kadından daha soyunuk ama asla daha seksi değildir. aksine itici bile gelebilir. gözleri de gülmeli insanın. 

    ''aklından da geçiriyor. ya kaldıramayacak bir kültüre sahipse, sapık sanacak oğlum seni, neden bu kadar derine daldın salak!''daha yumuşatarak gitmeyi düşünüyor ve devam ediyor diyalog taklidi yapan monologlar;

    + bak aslında susmayı da deneyebilrsin. dünyanın en kudretli eylemidir susmak ve en zor yapılanı. konuşup da 100 tane anlatan bilgeden daha makbuldür susup da 10 anlatan bilge. konuşup 100 anlatan, kendiliğinden sustuğunda kalır öylece, susup 10 anlatan, bilinir ki 11. yi de kendiliğinden başlayacaktır bir gün anlatmaya. 

    ''inanamıyorum hala ağır gidiyorum allah kahretsin! daha yumuşak daha soft, hadi yapabilirsin''

    + bak bu dünyada hiçbir zaman ulaşamayacağımız, ulaşsak da alışkanlığımız ol,,,,,,,,,,

    ansızın, hayatıma giriyosunvarlığınla aklımı çeliyorsun aşkınlabeni şımartıyorsun,,,,,,

    madığı için kaldırmayamacağımız duygular var ve bunların yüzlerle, binlerle çarpılıp önümüze koyulmuşu, tek bir karede gelip bu,,,,,,,,,

    hazırdım ben de seni bekliyordumnerede bu geç kalmasa diyordum,,,,,,

    lur insanı; aşk.. ama öyle sıradan aşk değil, yani dışarda aşk zannedilenden bahsediyorum. günlerce, aylarca, yüzyıllarca, hayır abartısız! o yüze bakıp, bıkmadan, ilk gü,,,,,,,,,,,

    ansızın hayatıma giriyosun varlığınla aklımı çeliyorsun aşkınla beni şımartıyorsun,,,,,,,,,,,

    nkü gibi seyredebilme sabrı! ''yarı tanrı'' kılar insanı.sanki kendi gücünden bir parça da olsa bir şeylere ortak etmesi ne demek!! aynı zamanda seni özenerek yarattığı anlamına gelmez mi? nasıl bir şey bu! evet anl,,,,,,,,,,, 

    hazırdım ben de seni bekliyordum nerede bu geç kalmasa diyordum

    - beyefendi!!!
    - beyfendi telefonunuz çalıyor açmadan konuşamazsınız ki!

    konulara derinden dalmanın zararları. sanki bir klibi yaşıyormuşçasına, tatlı tatlı dinledi telefonunun müziğini. idrak edemedi. farkındalığını kaybetti. 

    + ha şey pardon. karşımdaki telefon kapandı sanırım, tekrardan arıyor. pardon bakmam lazım.

    + eeee efendim
    - aşkım nerdesin 2 saattir çaldırıyorum?

    arayan evde onu düşünen sevgilisi. ama konuşmaya kaldığı yerden devam eder gibi yapmalı. ne diyordum ben? 

    + evet dediğim gibi bunlar derin konular. ben seni arayım mı canım. 
    - ne derini ne dedin ki bebeğim? tamam hastanede bir sorun yok di mi?
    + yok yok
    - peki ara bak bekliyorum. 
    + tamam. 
    - hadi görüşürüz
    + görüşürüz

    kadın konuşma bitene kadar ayrılmadı yanından. hatta teklif de ondan geldi; sıcak sıcak çay içebileceğimiz bir yer bulamaz mıyız buralarda?
    + hay hay.

     insanoğlu'nun ''an'' içinde büyük pencereden uzaklaşması durumu bir ihanet hikayesiyle mi bölünüyor sanki. hayır o onların özel hayatlarında kalsın. biz derhal evimize dönelim. hadi!
    8 ...