insan pergel gibi olmalı, bir ayağı kendi kültür değerleri üzerinde sabit durmak kaydıyla, diğer ayağının açısını alabildiğince geniş açabilir. mevlana
pergel aynı zamanda bin yıllardır mimarlık mesleği ile özdeşleşmiş bir semboldür. o kadar ki mimar sinan'ın kendisinin kaleme aldığı tezkiretü-l bünyan ve tezkiretü-l ebniye'nin girişi "canın ve gönlün halvet sarayı olan hazreti adem'in vücudunu pergelsiz ve cedvelsiz bina eden allah'a hamdediyorum" diye başlar. sinan eserinde pergelden sık sık bahseder ve kendini ve sanatını tanımlarken pergelden ilham alır. "bir ayağım temel ilkelerde sabit durdu, diğer ayağımı da başka diyarları gözlemlemek için kullandım" diyor ve ekliyor "pergel gibi hareket ederim". sinan'ın pergelle olan sıra dışı ilişkisi o denli ileri gitmiş ki kendi türbesinin planını bile pergel şeklinde yapmış.
günümüzde ise bence en çok pergel gibi hareket etmesi gerekenler akademisyenler.