---spoiler--- alpaslan akkuşun ağzından:
tekmeye kafa sokan arkadaşları karşılamaya gittik bugün. eve yeni döndüm. izninizle bi kaç şey paylaşacağım.
herkes ön kapıya yığınılınca gazetecilik refleksiyle otobüsün ön tarafına dolandım. önde hasan çetinkaya vardı. cama tıklattım.
hasan şoför camını açtı. hepimiz adına teşekkür ettim. hemen yarın bi dahaki yılın planlamasına başlamalıyız dedim. aynen dedi.
hoca nasıl dedim? hasan içeri aykut hocam apo burda dedi. kalkıp geldi sağolsun. kim gelir ki başka. apo kim be kardeşim.
hocam sağolun dedim. gözlerim doldu. onun gözlerde hüznü okudum uzun zaman sonra ilk kez bu kadar net. sen sağol kardeşim dedi.
biz onca mücadeleyi bu gözlere hüzün çökmesin diye verdik hocam. allah hepinizden razı olsun. biz razıyız dedim.
biz kupa peşinde değildik. bizim işimiz umut dedim. siz bize bu umudu verdiniz zaten siz umudun kendisisiniz dedim.
gözlerimin ta içine baktı lan adam. allah sizlerden razı olsun dedi. bizi oraya siz ittiniz dedi.
daha yeni başladık dedim. güldü.
artık o umudu bize verdiniz hocam, dedim. borçlusunuz artık. güldü...
---spoiler---
dünün özeti bu diyalogda, geçen sene avrupadan men edilen fenerbahçe bu sene avrupa kupasının en iyi 4 takımı arasına girmeyi başardı, biraz şansı olsa son 2 takım arasına da girebilirdi...
kimse bu takımı son 5 senede 5 çeyrek final 3 yarı final 1 final oynamış bir ekole elendiği için suçlayamaz, kaldı ki 38 maçtır yenilmeyen o takımı kadıköyde çizen yine bizdik.
alpaslan abinin de dediği gibi, bizim işimiz kupa ile değildi, bizim amacımız o umut ışığını görmekti, misli misli gördük.
birçok önemli oyuncumuzdan faydalan(a)madığımız bir sezonda bile 3 kulvarda sonuna kadar gidip mayıs ayını görmek büyük başarı, gelecek sezon doğru bir planlama ile çok daha iyilerini başarabileceğimizi gördük, istediğimiz de buydu...
başkanından malzemecisine, bu takıma bir sezonda 65'e yakın (rekor sayıda) maç oynatan herkeze minnettarız.
başımız dik, alnımız ak!