tavukkarası gecelerde titanikte sevgiliyi öldürmek
şahin bagajında bir kaldırım taşı
50 yıllık bir kavak ağacı kesildiğinde taze taze kalan kütüğü koklamak.
fışır fışır ıslak organik bok kokusu.
takım elbiseler içinde cilveli cilveli traşlı bir gelecek
yanaşık düzen bireysel silahlanma kursu.
uslu pisli bir ellialtı kilobayt sesiyle yeşerdi belki bir ölüm ağacı
bencil ve sessizce paranormal mastürbatör hayallerde
hazzın çan eğrisi...
sarı şerit teleks kağıt çöpleriyle öğrendim mors alfabesini ptt nin arka bahçesinde
unutkanlık sencilcedir
unutmak bencilce.
nereden nereye demeye başladıysan ellerin titrek huzurun incedir.
iki taş ararsın arası doldurmalık
biri doğum diğeri ölüm.
kulakta periyodik ezanlar, hunharca ve ölümce.
köşedeki leğen sesli imam isteyecektir helalliğini susuk cesedine.
bir ikizler, bir erboğa, bir ülker bir eldabaran,
el alamein de bir sıcak top namlusu.
hürriyetin eşkalinde bir pürüssüz asfalt,
kuralsız gecelerde alkolmetre ve serbestli denetimlik.
sıkıştırılmış bulutlar, içine ağlarmış.
gene sen yine ben ve sarı kafalı kilometreler.
eşek yükü paraların onaltı inç eksoz borusu.
saklı tanrının köleleriyiz
ölüm bile sıradan..
eskiden korkardık ölümden.
ceset ceset vahşet vahşet otomatik ölümler, kiminin allahı ekber, kiminin silahı,
papyonlu sessizlerin nobeli, natosu ve haklı cinayetleri.
birini öldürmek halatsız bir kuyuya inmektir.
nasıl olsa ölmeyecek miyiz?
7-70 hayat frekansında hepimiz paralı güçlerin köleleriyiz.
dediler ki ölüme hazırlık kursu var,
olm zaten hepimiz ölmeyecek miyiz?
dediler ki bazıları ölmeyecekmiş.
kim dedim?
hepimiz dediler.
kapı pervazına çıplak ayakla tırmanan boncuk göz vardı.
sakal bırakmış.
yağlıyormuş artık sakalını.
niye demek istedim, diyemedim.
korktum zebanilerinden.
ölüm beni sen yapar,
seni de ben.
ölüm insanı bencilleştirir.