bir zamanlar dünyadan haberdar olmak anlamına gelen eylemdir.
köy ahalisi, muhtarının getirip kahvesinin orta yerine koyduğu kocaman kutuya merakla bakıyordu. muhtarın kasılmasına bakılırsa önemli bir şey olmalıydı, ama ne? nihayet muhtar bakışlarını bütün gün kahvede oturup, gazeteden gündemi takip edip memleket meselelerini tartışan ve bir yandan da çay, kahve içerek kendisini zengin eden ahaliye çevirdi. konuşmaya başlamadan önce öksürerek boğazını temizledi ve \"ey ahali...\" diyerek söze başladı: \"bu gördüğünüz radyodur. muhtarınız olarak hiç bir masraftan kaçınmadım ve sırf size hizmet için bu radyoyu getirttim. artık memleket meselelerini sadece gazeteden değil, radyodan da takip edebileceksiniz.\" aslında muhtarın derdi hizmetten çok ahaliyi kendi kahvesine daha da bağımlı kılmaktı. sözlerini bitirir bitirmez de, ahalinin şaşkın bakışları arasında radyonun düğmesini çevirdi. önceden her şeyi planlamış frekansı ayarlamış ve radyoyu da kahveye akşam haberlerinin yayınlandığı saatte getirmişti. o düğmeyi çevirir çevirmez spikerin sesi duyulmaya başladı. ahali önce şaşkınlıkla garip sesler çıkarttı. bir kaç ihtiyar dünyanın sonunun geldiğini ileri sürdü. ama az sonra sesler kesildi ve herkes pür dikkat radyo yayınını dinlemeye başladı. henüz bilmiyorlardı ama artık onlar için dünya daha da küçük bir yer halini alacaktı.