işçilerin büyük bölümünün çalıştığı, işçi olmayanların ise istanbulda ortalığı savaş alanına çevirdiği ve şehirde anlamsız bir sıkı yönetim ilan edildiği işçi ve emekçi bayramı.
öncelikle polisin ve yetkililerin hatalarından bahsedeyim ki yazıyı sonuna kadar okumadan eksiye basacak arkadaşlar ne anlatmaya çalıştığımı anlasın. doğduğumdan beri istanbulda yaşıyorum, ilk defa valiliğin bu kadar aciz kaldığını gördüm. sebebi her ne olursa olsun, milyonlarca insan işine gücüne gitmek, çalışmayanlar ise tatilini değerlendirmek isterken toplu taşıma seferlerini iptal etmek hiç bir mantığa sığamaz.
toplu müdahale yöntemleri kullanmaları ise ayrı bir acizlik. akşam valinin açıklamasında 3500 kişilik marjinal bir grupta bahsedildi, 22 bin polis o 3500 kişiyi tek tek gözaltına almak yerine toplu halde su ve gaz ile herkesi etkiledi.
işin diğer boyutu da kendisine işçi ve işçi temsilcisi süsü veren teröristler. bunlara aktivist veya başka masum adlar yakıştıranlar var, siz o hikayeleri başkalarına anlatın mümkünse.
- esnafın, kamu bina ve araçlarının camlarını kapılarını kırarak işçi ve emekçinin temsilcisi olunmaz !
- işçiler ceplerinde sapan, demir bilye ve ellerinde kaldırım taşı ile gezmez !
- işçiler molotof kokteyl nedir bilmez, yapamaz, atamaz !
- işçiler yaptığı işten utanmaz, emeği vardır ve bu yüzden yüzlerini gizlemez !
şimdi bunlara işçi veya emekçi diyen ya kendisini ya karşısındakini kandırıyordur. kimlerin maşası oldukları çok önemli değil ama olay çıkarmak için orada oldukları çok belliydi. zira bayramı kutlamaya gelen normal vatandaşlar zaten en fazla elinde bayrakla gelmişti. olan onlara oldu , sayıca az olan kendini bilmez kurunun yanında yanan yaş oldular. polisin yaptıklarına zate en başta değinmiştim ama bu olayda sadece polisi suçlayıp "halka gaz bombası attı" demek taraflı davranmak olur.
sonuç olarak bir çok 1 mayıs gibi işçi ve emekçinin günü değil çatışan siyasi ideolojilerin günü olmuştur. emeği geçen herkese teşekkürler.