ölümün ne olduğunu babamın yakın arkadaşı recep amca öldüğünde anlamıştım.
6. sınıfa gidiyordum.
daha önce babaannem, iki dedem vefat etmişti ama çok küçüktüm. anlamamıştım..
recep amca bizim değişimizle reco çok iyi kalpli, güler yüzlü, tatlı dilli, lokum gibi bir adamdı.
babamı aradığında ilk ben konuşurdum yarım saat sohbet ederdik. çildir derdi bana. anlamını bilmioyurm ama o sevgi sözcüğü olarak kullanırdı. babamı ona ispitlerdim kızdığım zaman.
ne zaman bir etkinlik yapsam okulla hemen ailesiyle birlikte gelirdi. şen şakrak birisiydi. ailesiyle artık akraba gibi olmuştuk. tatilllere giderdik, piknikler yapardık, yemeğe giderdik. yılbaşını beraber kutlar çok iyi vakit geçirirdik. babamın hakkından gelmesini bilirdi.
en kötü zamanımızda ailesi bize hep destek verirdi.
zamanında kendine iyi bakmamış, içki, sigara derken karaciğeri iflas etmiş. çok acı çekerek öldü... hastane de son gece de yanındaydık. can verirken babam kelime-i şahadet getirtti. ayakları titreye titreye söylemeye çalışırken öldü..
o kadar şey paylaştığım, her gün dua ederek iyileşmesini istediğim insan ölmüştü. onu bir daha göremeyecektim. ne kadar acı verici bir durumdu anlatamam. ne zaman dua etsem hep onuda aklımdan geçiririm.. öldüğünden beri hep rüyalarıma girer, hep iyi haliyle karşıma çıkar.. ailesiyle hiç bir zaman bağımızı kesmedik, reco onları bize emanet ederek gitti.