söykü dergisi sayı 18 taş

entry13 galeri
    7.
  1. kırmızı izler | f628

    amatör öykü yazımlarında, ikinci bir göz tarafından kontrol ve redaksiyon yapılmadığından harf hatalarına her zaman rastlanabilir. bu durum çoğu zaman teknik ifadelerde kendini göstermekle birlikte kimi zaman da yazarın yaşadığı yörede sözcüklerin farklı veya yanlış telaffuz ediliyor olmasından kaynaklanabilir. yazım dili olarak yöresel lehçe ya da şive kullanılmışsa zaten sorun yoktur fakat değilse de okuyucu açısından hoş bir durum olmamakla birlikte, bu tür hatalar affedilebilir niteliktedir. ancak, tümceleri düşük tümce haline dönüştürecek kurgulama hataları affedilemez. hele ki bu hata, öykünün daha ilk paragrafında, birinci veya ikinci tümcesinde yapılıyorsa...

    ""oğlum hadi gel yemeğe" diye bağırınca annesi "iki dakikaya gelirim" diye cevap verdi atilla. aslında yalandı ne iki ne üç ne beş dakika, yemeğe gitmek istemiyordu. gözlerini bilgisayarına mühürlenmişti..."

    doğrusu;

    "gözlerini bilgisayarına mühürlemişti."

    veya

    "gözleri bilgisayarına mühürlenmişti."

    olmalıydı. böylesi hatalar, okuyucunun öyküden bir anda kopmasına neden olur ve dikkatli bir okuyucu bu aşamadan sonra, adeta bir avcı hissiyatı ile yeni yeni hataların arayışına girer ki bu, bir yazar için en istenmeyen durumdur. zira, okuyucunun odaklanma noktası değişir ve onu oradan alıp tekrar öykünün içerisine çekebilmek oldukça zorlaşır.

    tüm edebi eserlerde, noktalama işaretleri olabildiğince az kullanılmalı, hatta gerekmiyor ise hiç kullanılmamalıdır. gereksiz kullanılan noktalama işaretleri, okunuşta akıcılığı önleyen ve istenmeyen bir etki yaratırlar. yanlış biçimde kullanılmış olanları ise doğal olarak okuyucuyu irite eder. soru ya da ünlem işaretleri birden fazla kullanıldıklarında okuyucu üzerindeki etkileri artmaz, hatta tam tersi azalabilir. bu nedenle,

    - gerçek olan şu ki; sen beni hiç sevmedin ayşe.
    - ??

    veya

    - !!

    ya da

    - !?

    şeklinde karşılıklı diyaloglar dışında ardı ardına birden fazla kullanılmazlar.

    "uzun süredir muhabbeti olan hoşlandığı kız'a yani kendi tabiriyle diyaliz makine'sine "bu hafta sonu sinemaya gidelim mi??" diye sormayı düşünüyor, muhabbeti filmlere çekmeye çalışıyordu. çoğu insan için bu teklif "2 biletim var sinemaya gelir misin???" kolaylığında olmasına karşın atilla için geçerli değildi, nedense eskiden beri zorlanırdı bu konuda."

    topu topu üç satırlık bir paragrafta yedi hata, gerçekten çok fazla. şimdi aynı paragrafı bir de şöyle kaleme alalım;

    "uzun süredir muhabbeti olan hoşlandığı kıza, yani kendi tabiriyle 'diyaliz makinesi'ne "bu hafta sonu sinemaya gidelim mi?" diye sormayı düşünüyor, konuyu filmlere çekmeye çalışıyordu. çoğu insan için bu teklif "iki biletim var sinemaya gelir misin?" kolaylığında olmasına karşın bu durum atilla için geçerli değildi. nedense eskiden beri zorlanırdı bu konuda."

    - öyküyü anlatan ne vakit öyküye katıldı? kim olarak? o eller kimin elleri? aman yarabbi!

    "okuduğunu anlaması biraz uzun sürmüştü, yavaşça elleri|m|i klavyeye götürdü "görüşürüz" yazıp enter'e tıkladığı|m|da ekranda "iletiniz kullanıcı çevirimiçi olunca gönderilecektir" ibaresini fark ettiği anda annesinin cırtlak sesi|ni| tekrar duy|ul|du ''hadi oğlum yemek soğuyor..."

    - f628 bunları yazan sen misin gerçekten? kısacık bir öyküye bunca hata nasıl sığdırılabilir diye düşünmekteyim şu an.

    ortaya konan işi önemsemek ve bunu okuyucuya hissettirmek öykü yazımının birinci kuralıdır. bu, okuyucuya yazar tarafından verilen değerin de bir göstergesidir. hata her zaman yapılabilir ve affı mümkündür, ancak okuyucunun zamanını çalmaya hiçbir yazarın hakkı yoktur. okuyucu, bunu hissettiği andan itibaren o yazarın üzerine sabit kalemle kalın bir çizgi çeker. bu, bir yazar için tahayyül edilebilecek en kötü sondur.
    0 ...