söykü dergisi sayı 18 taş

entry13 galeri
    6.
  1. beklentiler yüzünden | esesdopiyespiyes

    ergenliğe yeni adım atan ve karşı cinse karşı biraz çekingen davransa da ziyadesiyle ilgi duyan her iki cins için de başlangıç aşamasında ele-güne karşı bir sevgilinin olması önemlidir. nasıl desek? hiç olmamasından daha iyi bir durum olarak. zira, hem kızlar ve hem de erkekler için arkadaş gruplarının en önemli sohbet konularından birini; karşı cinsin o cinse karşı tavır ve davranışları oluşturur. arkadaşı yoksa, kişi çaresiz anlatılanları dinlemekle yetinecektir ve bu durumu onda haliyle eziklik yaratır.

    aynı çevrede yetişmiş ve doğal olarak birbirlerini tanıyan bir kızla bir erkeğin yaşanılan çevre açısından ortak konu zenginliği bulunması ve birbirleri hakkında öngüven problemi yaşamamaları, onlar için başlangıçta bir avantaj gibi görünse de zaman ilerleyip ilişki geliştikçe, beklentiler çeşitlenip artma eğilimi gösterecek ve ortak yaşam çevresiyle ilgili konuları konuşmak onları sıkmaya, başlangıç aşamasında 'bu erkekle/kızla arkadaşlık edilebilir mi?' noktasındaki güven beklentisi ise sürdürülebilir güvene doğru meyledecektir.

    hangi yaşta yaşanıyor olursa olsun aşk üretkenlik yaratan, insanı, sevdiği kişiye farklı ve öznel sürprizler yaratmaya iten, gündüz yaşadıklarını gece yatağında tekrar tekrar yaşarken tatlı rüyalara sürükleyen, çoğu zaman da uykusuz bırakan bir oluşumdur. aşk yoksa, yani laf ola beri gele bir arkadaşlık durumu varsa kuşkusuz bunları yaşamak mümkün olmaz.

    "- beni anlayamadın ki cansu, hiçbir zaman. belki de anlasan, en başından anlasan yani, benimle olmazdın hiç.

    - neyi anlamamışım ali?

    - ben çok şey bir adamım cansu, nasıl denir, böyle çok düz. acayip düz. hiçbir dalgam yok benim.

    - yok bunu anlamıştım zaten ali."

    oysa aşk, hangi yaşta olursa olsun insanı eğer, büker, halden hale, kılıktan kılığa sokar. yaşını-başını almış çok ciddi erkeklerin dahi kendilerinden hiç de beklenmeyen maskaralıklar yaptıkları görülür. öyle ki, insanın kendini duygusallıktan sıyırıp yaşananları mantığına vurduğu zamanlarda; "bunları yapan ben miyim?" diyesi gelir.

    esesdopiyespiyes, ilk bakışta sıradan gibi görünen karşılıklı diyaloglara dayalı öyküsünde kanımca, aşksız bir birlikteliğin taraflara yaşattığı; üretkenlikten ve karşılıklı etkileyicilikten uzak, iniş-çıkışsız, dalgasız, tek düze başlayan, devam eden ve doğal olarak nihayetlenen süreci tariflemeye çalışmış. aslında şu ifadeler bu durumu açık-seçik ortaya koyar nitelikte:

    "cansu gidiyordu. yavaş yavaş gidiyordu. uzun zamandır, her buluşmamızda, her telefon görüşmemizde aynı bahaneleri aynı sıralamayla aktarıyordu bana. senelerdir her şey aynı imiş, o böyle olacağını tahmin edemezmiş, ona, kendisini özel hissettirmek için hiçbir şey yapmıyormuşum.

    sonumuzu kendi ellerimle hazırlamışım. belki de onu hiç sevmemişim."
    0 ...