efendiler sözüm sizlere. kendi hikayemi anlatayım ki ibret alın.
ulen koca evde önce dedim ki "küçük oda benim olsun karışma" "tamam" ile başladı herşey.
sonra bir baktım kilere sığmayacak büyük eşyaların ince ince çalışma odasına kaydırılıyor.
"hadi neyse" dedim. sonra katlanabilir çalışma masam ile balkondaki masa yer değiştirdi. benimki balkonda daha iyi duruyormuş.
bir baktım odanın çehresini değiştirmek için resimler alındı. o da yetmedi kitaplıkta "şık durur" diye biblolar.
en son cinnetim geldi. "bak hatun. odayı parsel parsel işgal ettin ama kitaplığım kurtarılmış bölgedir. dokunma oraya. şu bibloları da kaldır" dedim.
her zamanki gibi. "tamam" dedi. aslında o tamam dediğinde anlamalıydım başıma geelcekleri ya anlamadım işte.
görev için şehir dışına çıktığım haftasonu aradım.
(the barz: tb hatun: h)
tb: napıyorsun?
h: çok yoruldum.
tb: neden?
h: kitaplıktaki fazla kitapları kolileyip kilere kaldırdım.
tb: naptın naptın! sebep?
h: salona yeni süs eşyası aldım. oradakiler fazlalık yapınca onu kitaplığın en üstüne yerleştirdim. senin kitapları da aşağı kaydırdım. en alttakileri de kilere attım.
tb: ... !?
işte böyle beyler. evlendiğiniz an esir düşmüşsünüzdür. kurtarılmış bölge filan hak getire. ev hatunun kalesidir.
kalenin hakimi kurtarılmış bölge dinlemez!