moldova cumhuriyeti sınırları dahilinde bulunan gagavuzya özerk bölgesinin şehirlerinden biridir. çadır lunga, gagavuzcada uzun çadır anlamına gelir. günümüz nüfusu, 25.000 dolaylarındadır. yerel yönetimler bazında, türkiyedeki kurumlarla yakın ilişki içerisindedirler. türkiye'nin çeşitli destekleri söz konusudur. hem çadır lunga ve başkent komrat gibi şehirler bazında, hem de gagavuz özerk yönetimi geneli için çeşitli yardım girişimleri mevcuttur.
gagavuzlar, oğuz türkü kökenlidir. ortodoks hristiyandırlar. ana dilleri türkçe olmasına rağmen, büyük oranda rusça'nın dil coğrafyasına dahil olmuşlardır. yani etnik grup olma özellikleri gözle görülür oranda asimilasyona uğramıştır. rus ağzı ile ve sınırlı kelimelerle konuşmaya çalıştıkları bozuk bir türkçeleri vardır. günümüzde dünya üzerinde ikiyüzellibin kişilik bir nüfusa sahip oldukları düşünülmektedir ve hemen hemen hepsi, sovyet coğrafyasında yaşamaktadır. sovyet topraklarına, balkanlardan göçtükleri söylenmektedir. 8. yüzyılda kurdukları iki prensliğin dışında, tarihte boy gösterdikleri bir bağımsızlıkları söz konusu olmamıştır.
efendim, bizzat şahsım, uluslararası ilişkiler mezunu olmasına rağmen, hemen hemen hiçbir muhabbete konu olmamış bir bölgedir gagavuzya... anımsayabildiğim kadarı ile, sadece ilkokul kitaplarında değinilen bir konuydu gagavuzlar. o da, tarih kitaplarında, eski dönem insanları olarak yani taaa kavimler göçü döneminde yaşamış bir topluluk olarak geçiyordu gagavuzlar. neyse ki, onlarla tanışma fırsatım oldu. kocaelide bu yıl beşincisi düzenlenen, geleneksel 23 nisan uluslararası çocuk festivali kapsamında 41 ülkeden kocaeliye gelen 1000 çocuk arasında yer alan 15 kişilik bir kafile, çadır lunga'dan gelmişti. dört gün boyunca etkinlikler kapsamında bir arada bulunabildik. sakin, uyumlu ve samimi insanlardı. çocukların sevgileri yüzlerine, gözlerinin bebeklerine oturmuştu. folklorik açıdan halen bazı şeyleri muhafaza edebildiklerini gördüm. mesela yöresel oyunları ve milli kıyafetleri, bir anadolu yöresinden farksız, hatta bizden daha fazla anadoluluydu. ama hediye olarak şarap ikram etmeleri de işin öteki yönüydü.
sabaha karşı dört gibi, havaalanına ulaştığımızda, boynuma samimiyet ve sevgiyle dolanan kolları ve buğulu gözleri görmek, kısa bir süre dahilinde olgunlaşabilen sevgilere şahit olabilmek güzeldi.