yazarların hala izlerini taşıdıkları yaraları

entry192 galeri video2
    182.
  1. küçüktüm, 11 yaşlarında filan. komşu gelmişti bize kahvaltıya ve çay içiyorduk. sonra televizyonda o zamanın en iyi şarkısı ve şarkıcısı çıkmıştı: petek dinçöz'den "bende kaldı". ben çok severdim o şarkıyı da petek dinçöz'ü de. ben şarkıyı dinlerken kardeşim -benden 3 yaş küçük- kanalı değiştirdi. "aç orayı. sevdiğim o şarkı benim!" dedim. beni dinlemedi ve "banane açmayacağım işte. sen de hep kadın şarkıcı dinliyorsun!" dedi. bir daha uyardım onu ama açmadı. evde misafir olmasına rağmen ben de sinirlenip elimdeki sıcak çay bardağını kardeşimin üstüne döktüm. kardeşim yandı ve acıdan ağlamaya başladı. annemden korktum ve hemen dışarı çıktım. ben dışarıdan evi gözlerken baktım evden kimse beni çağırmıyor. açım zaten. ben de minik minik taşlar bulup habire cama atmaya başladım. annem bağırıyor "yapma yavrum. gel, yemeğini ye." ben de dinlemiyorum yine atıyorum. annem dışarı çıkıyor ve yine gel hadi yavrum. misafir var, ayıp." diyor. ben de dinlemiyorum hala taş atıyorum. sonunda annem öyle bir kızıyor ki yerden elma büyüklüğünde bir taş alıyor ve bana atıyor. taş tam alnımın biraz üstüne tak ediyor. ben acıdan bağırırken sıcak sıcak bir şeyler aktığını hissediyorum kafamdan ve elimi taşın geldiği yere götürdüğümde kafamın kanadığını görüyorum.
    ağlayarak kaçmaya başladım. annem beni yakalamaya çalışıyordu ama ben kaçıyordum. işte o iz hala kafamda var.
    0 ...