Sınırlar, coğrafya atlasları üzerinde kalabilirler ama Türkiye, Irak ve Suriye ile özellikle bu iki devlet sınırlarının, kendi sınırlarına bitişik kuzey bölgeleriyle ekonomik bir entegrasyona giderek ve 'siyasi nüfuz' kurarak- bir şekilde birleşebilir ve bu suretle, sınırları kâğıt üzerinde bırakabilir. Yani, fiilen kaldırmış olur.
Bu konuda, yani mevcut sınırları anlamsızlaştırmak konusunda, örneğin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun düşünceleriyle Abdullah Öcalan'ın 21 Mart Newroz Mektubu'nun içeriği arasında özde ciddi hiçbir fark yoktur.
Irak'ın kuzeyinde Mesut Barzani yönetiminde bir 'Kürdistan Bölge Yönetimi' kurulması, bu yönetimin kurulduğu topraklar altında petrol ve doğalgaz, hidrokarbon kaynakları olmasa ve Suriye'nin Türkiye sınırı boyunca nice Kürt yerleşim merkezinde PKK'nın Suriye kolu PYD'nin fiilen iktidarını oluşturması olmasa, 'imralı Süreci' ya da 'Çözüm Süreci', adını ne koyarsanız koyun, söz konusu olabilir miydi?
bu da cengiz çandar ın önceki yazısından
"Eğer Irak'taki gelişmeler önlenemez bir seyirle Kürtlerin Bağdat'tan kopmasına yol açarsa, 'bağımsız' olsalar bile, bunun 'Türkiye'nin şemsiyesi' altında olmadan var olabilmesi mümkün değil..."