barış süreci

entry82 galeri
    36.
  1. kimsenin kimseyi affetmediği bir barış, ertelenmiş savaştan başka bir şey değildir. Hakan günday.

    çok da iyi demiş. zira bulunduğumuz barış sürecine de dokunaklı bir tespit olmuş bu.

    kürtlerin milliyetçi ve kemalist kesime nefretini bitirmeyeceğini biliyoruz. bu nefret yerleşmiş, bu nefret kesinleşmiş, bu nefret öyle öcalanla görüşerek bitmez. bu nefreti akil adamlar bitiremez. bu nefreti sırrı süreyya önder bitirmez. anca körükler.

    keza zır milliyetçi türklerin de kürt hakkındaki yargısı değişmez. değişemez. bu oturmuş, yerleşik bir ön yargıdır. bu temizlenmesi zor bir kirdir. kandır aynı zamanda. şehit kanları bu ön yargıyı meşrulaştırmıştır. kürde bakış açısı nettir. yumuşaması kolay değildir, öyle kısa süreçlerde de gerçekleşmez.

    birbirimizi affetmemiz şarttır. lakin bu affetme süreci günümüzdeki barış süreci değildir.

    bu sözde barış sürecinin içinde anadolunun masum, kürtlere cephe almayan, onları kucaklamış bir yığın türk insanı da vardır. onlara dayatılan suçluluk psikolojisinin hesabını kim verecek? zira bu gerçek barıççı insanlar bu günlerde kürtlerin yedi ceddini kesmiş, tüm kızlarına tecavüz etmiş olarak hissediyor kendini. bu hissi, bu suçluluk psikolojisini yerleştiren, dayatan da bizzat müzakere masasına oturanlardır. bugüne kadar hiçbir kürde ön yargı ile yaklaşmamış biri olarak ben neden bu psikolojiyle sınanayım lan? neden kendimi özür dilemek zorunda olan bir katil gibi hissedeyim? ne yaptım olum ben?

    cumhuriyet sınırlarında bakarsak, bu devlet kürtlere yanlışlar yapmıştır. doğrudur. haksızlıklar vardır. lakin bunun özrü abdullah öcalan'dan olmamalıdır. bunun özrü "biz hak istiyoruz, barış istiyoruz" naralarıyla çığırtan, esasen içinde bölücülüğün en alası yatan çakma vekillerden olmamalıdır. bunun özrü kandil'den olmamalıdır. bu süreç samimi değildir.

    bağımsız türkiye parolasıyla yola çıkan her insan kucaklaşmalıdır. lakin bu parola ile yola çıkan her insan zaten kucaklaşmıştır. önemli olan budur. türkiye'nin emperyalizmin kucağından kalktığı gün gerçek bir barışın olacağı aşikardır. emperyalist güdümlü bir barış ile, genişletilmiş misak-i milli ile, bölünmeye götüren anayasa ile hangi barışı yaşayacağız biz lan.

    bu süreç barış süreci değil bizzat kutuplaştırma sürecidir. milliciler ile süreççiler kutuplaştırılmıştır. benim devletim pkkya silah bıraktırsa ne olur ki bu kutuplaşmadan sonra. toplumsal barış değil miydi bu? toplumu bölüp, masa başında öcalanla öpüşmenin kimseye faydası yok.
    0 ...