ilk intiba olarak soğukturlar. öyle bir bakışları vardır ki sanki sizi azarlıyormuş gibi hissedersiniz. eğer "vallahi ben öyle değilim" takıntılı (bkz: ben) bir insansanız, çekine çekine kendinizi anlatmaya başlarsınız. bunu yaparken olabildiğince cesaretli davranabilirsiniz çünkü onu aşağılayacak bir şey yapmadığınız sürece son derece kibar bir adamdır. hatta cesaret göstergelerinden de hoşlanırlar çünkü onun en çok zorlandığı iş olan içini açma kısmını üzerinize almış olursunuz ve bu onu çok rahatlatır. ancak, onun çelik gibi ön yargılarını aşmak için çelik gibi bir sabır gerekir. çünkü onun bir insanı sevmesi çok zordur.
tabi ki bu, onun duygusuz biri olduğunu göstermez ki görüp görebileceğiniz en duygusal adamlardır. hatta o kadar duyguludurlar ki, hepsini birden göstermek delikanlılığa yakışmayacağından, bir kısmını saklamayı tercih etmişlerdir genç yaşlarda. ama bu zamanla hepsini saklama davranışına dönüşmüştür ki, başak erkeğine yapılan en yanlış yakıştırmalardan birine, duygusuz oldukları fikrine sebebiyet vermiştir.
sonuç olarak sevdiği insanlar arasına girdiniz mi? -ki onun sevdiği insanlar doğal olarak çok sevdikleridir.. ya çok sever ya hiç sevmezler- o zaman hayatınızın en önemsendiğiniz dönemini yaşayabilirsiniz. güveni, huzuru, rahatlığı sonuna kadar yaşarsınız.
ha kötü özellikleri yok mudur, vardır.. size karşı yapmasa bile eleştiriciliğinden bazen kafasını gözünü patlatmak istersiniz.. ama en kötü özellikleri ne midir? bitmek bilmeyen duygu sömürüleri. hemen her gün onun ağzından öleceğine dair binbir çeşit cümle duyarsınız. hele bir yeri mi ağrıyor?! kesin kanser olmuştur. çünkü o dünyanın en bahtsız, en şanssız adamıdır. bütün dertler gelir onu bulur.
sonuç olarak herkeste kötü özellikler olacağı için, az bulunan pırlanta değerindeki iyi özelliklerini yastığınızın altında daima saklarsınız. şanslıysanız da, sonsuza dek mutlu mesut yaşarsınız.
