Zenginleşmenin ibresi ideoloji değiştirince sömürünün rotası da o ideolojinin yahut fikrin temel değerlerine doğru yol alır. Türkiyede bu değer kimi zaman Atatürk, kimi zaman milliyetçilik, kimi zaman bayrak, kimi zaman şehitlik, kimi zaman Peygamber olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu öyle sinsi bir hastalıktır ki burjuva ve islam, Kapitalizm ve mütedeyyin kesim, yeni islamî burjuva sınıfı gibi yan yana durması asla düşünülmeyecek kelimelerden durum anlatan cümlelere dönüşmüş bir gerçeklik kazanır. Çünkü paranın sadece öteki tarafı kuşatması altına aldığını düşünmek aynaya baktığımızda en iyi ihtimalle körlük olur. Zira Kapitalizm, eline geçirdiği materyali süslü ambalajlar içinde sunarken bu pazarı bir ihtiyaç gibi gösterip, kontrol edilebilir bir alışkanlık gibi hazmettirmeyi de kolaylıkla başarır. Türkiyede değişen ve gelişen hayat şartları ve ihraç edilen yeni kültür kodları da moda ve tesettür, para ve islam gibi kavramları yan yana getirebilecek ve vicdanları rahatsız etmeyecek bir yöntemle yeni ambalajlı satış teknikleri üzerine çalışmaktadır.
Oysa hepimizin bildiği ama kendimize itiraf edemediğimiz gerçek şudur ki genç kuşakta tesettür algısı artık bir güzellik ve moda trendi olarak algılanmakta ve parasal bir kavrama dönüşmüştür.
Bu yüzleşme sorunu en çok tesettürün ruhuna zarar vermiş ve tesettür adı altında yeni bir moda ve Kapitalizm furyası başlamıştır.
Bu örnekler çoğaltılabilir elbette.