işin en garip bulduğum kısmı, bir zamanlar yoktuk. ve bir baktık ki etrafı ağaçları, gökyüzünü, güneşi görmeye başladık. kendimizin farkına vardık. yokluktayken yokluğu sevmeme gibi bir lüksümüz yoktu. hayattayken insan seçmeyi öğrendi. kimi basit kimi zor nedenlerden dolayı kendini toplayamadı. hayatı sevmedi. ne olursa olsun, başa ne gelmiş olursa olsun hayat sevilmelidr. sıkıca tutunulmalıdır. acısıyla, tatlısıyla yaşanılmalıdır. milyonlarcası kolu kopuk, bacağı kopuk, gözü görmeyen binlercesi yaşıyorsa sıkıca bağlanıyorsa hayattaki tek bağlarına sımısıkı tutunup hayatı ne olursa olsun seviyorlarsa ben o hayatı severim. sevmek zorundayım. basittir hayatı sevmek aslında. oturduğun yerden kalkıp yürümektir. bacaklarını kullanmaktır tek yapman gereken. evet bu belki kendinizi hünzünlü hissedip, bir ton derdinizi düşünüp her saniyesinden nefret ettiğiniz bu hayatı sevmek basittir. sadece hissetmek, nefes alıp, tatlı bir tebessüm kondurun yanaklarınıza ve basit bir şekilde hissederek sevin bu hayatı.