Kitabını bir süre önce okumuştum fakat filmini izlemek bugüne nasip oldu. keşke izlemeseydim. kitap uyarlaması olan kötü filmlere denk geldiğim olmuştu fakat bu kadar kötüsünü ilk kez izledim. gerçekten çok kötüydü. halen okumayan ve izlemeyen varsa, önceliğini filme vermesin. kitap nerdeyse tamamen değiştirilmiş, en can alıcı noktalar atlanmış. kitabı okurken bbc muhabiri glick karakterini kim canlandırabilir diye düşündüğümü hatırlıyorum, filmde ise o kısımlar tamamen yok edilmiş. böylelikle camerlengo'nun amacının da fazlasıyla indirgendiğini ve küçük düşürüldüğünü düşünüyorum. adam üçüncü sınıf bir psikopat gibi duruyor filmde. kitapta ise yaptıklarının kendince ulu bir amacı vardı, çok titizce hesap edilmişti. kitapta yaptığı o muhteşem konuşma filmde es geçilmiş yine. son kardinal kitaptakinden farklı şekilde öldürülmüş, keza vittoria'nın başına gelenler de öyle. cern direktörü kohler gibi muhteşem bir karakter filme nasıl dahil edilmemiş onu da anlayamadım. yalnızca filmi izlemiş olsam camerlengo'nun onca kötülüğü yapacak vicdana sahip olmasından sonra niye höt diye iintihar etmeye karar verdiğini de merak ederdim. kitapta bunun makul bir sebebi var halbuki. papa'nın camerlengo'nun öz babası olduğuna dair hiçbir bilgi verilmiyor filmde. halbuki camerlengo'yu intihara sürükleyen en büyük sebep papa'nın öz babası olduğunu öğrenmesi ve onu sandığı gibi cinsel birliktelikle dünyaya getirmemiş olması. çok fazla kusur var, saymakla bitmez. hepsine bir noktaya kadar katlanırdım ama beni esas çileden çıkaran haşhaşin karakteri oldu. arkadaşım, tamam bi film çekmeye karar verdiniz, anladık. ama kitabı neden bir kez olsun okumadınız? haşhaşin için bulabileceğiniz en alakasız adamı bulmuşsunuz! o tip neydi öyle. kitaptaki karizmatik, soğuk kanlı, kusursuza yakın ve korkutucu haşhaşin gitmiş, yerine saftirik görünümlü ailemizin çocuğu gelmiş. iyi ki ilk olarak kitabı okumuşum diyor ve uzun cümlelerime bir nokta koyuyorum.