Hindistan'da doğmuş olmasına ve tarihte önemli bir rol oynamasına rağmen Hindistan'da fazla gelişememiştir. Budizm, aslında bir din değildir, bir tanrı kavramı da yoktur, temel ilkeleri felsefe ve ahlak prensipleridir. Budizm M.Ö. 500 yıllarında Kuzey Hindistan'da bir Prens olarak doğduktan sonra aydınlanmaya ulaşan Siddharta Gautama tarafından kurulmuştur. Budistler, Nirvana olarak bilinen aydınlanma'nın tüm insanların nihai amacı olduğuna inanır.
Buda, Dharma bilgisini ve öğretilerini hiçbir zaman yazılı olarak ifade etmediği halde kendisinden sonra gelenler bu felsefeyi dini bir sisteme dönüştürmüştür. Budizm, iki büyük ekol halinde Vietnam, Japonya, Çin, Sri Lanka, Burma ve Taylandda uygulanmaktadır. Hindistan'ın kuzeyinde ve Ladakh'ta Budizm'in Hindu - Tantrik tipi, ezoterik yapısıyla dikkati çekmektedir.
Buda, aydınlanmaya ulaşmak için maddi dünyayı terk etmeyi düşünüyordu. Fakat başka dinlerin tersine dünya nimetlerinden mahrum kalmanın insanı ilerletmediğini buldu. Böylece, her şeyin aşırılığa kaçmadan yapılmasını öneren orta yol öğretisini oluşturdu. Buda, tüm yaşamın acılardan ibaret olduğunu ve bu acıların kaynağının ise arzular olduğunu gösterdi. Buda'nın 'sekiz basamaklı yol'u izlendiğinde bu arzuları aşılarak Nirvana'ya ulaşmak ve yeniden doğuştan kurtulmak mümkün olmaktadır. Kişiyi yeniden doğmaya sürükleyen yine kendi Karma'sıdır. Buda'ya göre Karma, sadece kör bir kader değil sebep ve sonuç yasasının doğal bir sonucudur.
Hindistan'da Budizm, büyük hükümdar Ashoka'nın bu dini kabul etmesiyle yayılmış ve bu dönemde en parlak çağını yaşamıştır. Ashoka'nın oğlu Budizm'i Sri Lanka'ya ilk götüren kişi olmuştur. Bütün bu gelişmelere rağmen Budizm, hiçbir zaman kitlelere mal olamamıştır. Hindistanda günümüzde 5 milyon kadar Budist vardır.
Hindistan'da Tibetten kaçan Budistlerin sığındıkları yer Dharamsala'dır.
Budizm'de dört esas vardır:
1- Hayat, ıstırap ile doludur. Zevk ve sefa, bir hayal, bir aldatıcı rüyadır. Doğum, ihtiyarlık, hastalık ve ölüm de acı bir ıstıraptır.
2- Bu ıstıraplardan kurtuluşa mani olan şey, bilgisizlik yüzünden kapıldığımız hevesler ve ne olursa olsun, muhakkak yaşamak arzumuzdur.
3- Istırabı yenmek için, bütün geçici heveslerle birlikte muhakkak yaşamak arzusunu da terk etmek gerekir.
4- Yaşama hevesinin sönmesi ile, insan rahata kavuşur. Bu hâle "Nirvana" ismi verilmektedir. Nirvana, hiçbir hevesi ve ihtirası olmayan bir insanın, dünya zevklerinden elini çekerek kutsal istirahata kavuşması demektir.
Buda, insanların saadete kavuşması için, 8 yol tavsiye etmektedir. Bunlar; doğru itikat, doğru karar, doğru söz, doğru hareket, doğru hayat, doğru çalışma, doğru tefekkür (düşünce), doğru muhakemedir.
Buda, Brahma inanışındaki bütün sınıfları reddeder. Brahman sınıfının otoritesini tanımaz ve onlara ayrı bir üstünlük vermez. Bütün insanları eşit sayar ve onlara aynı hakları verir. Brahmanlardaki paryaları bağrına basar. insanları kutsal varlık olarak kabul etmez. Aksine, insanların çok kusurları olduğunu ve ancak aza kanaat ederek, kimseye fenalık yapmayarak, oruç tutarak, bu günahlardan kurtulacaklarını telkin eder.
Budistler, eğer Budanın felsefesine göre yaşarlarsa, ahlaklı olurlar.