tarih 1 subat 1938...
Ata.basbakan celal bayar.birkac bakan ve silah arkadası ali fuat cebesoyla birlikte,yalovadan bursaya geldi.onları bursada buyuk bir kalabalık karsıladı.
yagmur yagıyordu...ama yagan yagmur ne Ataturk'un ne de kalabalıgın umrundaydı.
ertesi aksam belediye salonunda serefine duzenlenen bir balo vardı.
Ataturk de katılmayı cok istiyordu.ancak gozlerinden ne kadar yorgun oldugu rahatca okunuyordu.yuzu de sapsarıydı.
buna ragmen saat tam 7ye 10 kala balo salonundan içeriye girdiği goruldu.gunduz Atayı gorenler gozlerine inanamadılar.saki bambaşka biriydi içeri giren.yuzune renk gelmişti,inanılmayacak kadar saglıklı gorunuyordu.
saat 10u ceyrek gece hep beraber balonun yapılacagı binaya gectiler.
gazateci nazif tepedenlioglu o unutulmaz geceyi uzman tasvirleriyle soyle anlatıyor:
'bando istiklal marsını caldıktan sonra bir iki dakika istihrat etti.akabinde ahaste tempolu bir vals baslayınca bayanlardan birinin onunde egildıgı ve 18 yasında bir genc cevikliği ile piste cıktıgı goruldu.4.5 ay sonra yataktan cıkamayacak derecede hastalıgı artacak ve 7.5 ay sonra dunyayı mateme bogacak olan insan,daha bir hafta evvel kendisine,her turlu yorucu hallerden sakınması bildirilen insan raksediyordu.
etrafını ceviren davetliler kımıldamadan duruyorlar,gozlerin Ondan ve bilhassa yere ne zaman degdiği,ne zaman yerden ayrıldıgı zor farkedilebilen ayaklarından ayramıyorlardı.cok ustalıkla biçilmiş,tıg gibi utulu bir pantalonun uclarından cıkan bu iki kucuk ve taarksız ayagı susleyen kibar hatlı bir cıft rugan iskarpinin topukları dans boyunca bir defa dahi tahtaya degmedi.
muhakkak ki pek mukemmel dans ediyordu.butun vucudunu ve pek ahnekli hatları olmasına ragmen yine mutlaka 55 kilodan asagı bir agırlıgı olmaması lazım gelen uzerinde zarif raks arkadasını parmaklarının ucu uzerinde dondurup kosturan bu insanın hasta olduguna nasıl inanılabilirdi?bu insanın neresinde derman kalmamıstı?kollarında mı,dizlerinde mi?bu kollar ki,frakın yenelrinden cıkan murassa dugmeli kolluklarının sert kolasından cok daha sert bir gerilişleri vardı.bu dizler ki,dondurulmus gibi dimdik duran bacaklarında en ufak bir bukulusleri gorulmuyordu.gayet kibar dans ediyordu.
sag elinin şaadet parmagı ile ancak sol elinin parmaklarına degdiği damının vucudu ile kolalı gomleği ve beyaz yelegı arasında iki parmaklık bir arayı , en seri notalarda bile muhafaza ediyordu.burnu,kadının saclarından uzaktı.dansın tempolarına gore istikamet ne kadar degişrse değişsin hep ileriye bakıyordu.damını yormamak için turlarda hep kendisini sol tarafa bırakıyordu.bazen ust uste birkac suratli donus yaparken sol elinin parmaklarında kadının belini kavramak insiyaki beliriyor,fakat buna ragmen kendini tutuyor,parmaklarında sezilen kıpırdanısları frenliyordu.'
bu vals gece yarısına kadar surdu
ertesi sabah bursadan ayrılıp mudanyaya gecti.odasını temizleyen hizmetciler havlularında kırmızı boya izleri gorduler.yuzundeki ani degişikliğin sırrı o zamn cozuldu.hayata meydan okudugu o gece cevresindekilere saglıklı gorunmek için yuzunu renklendirmişti...son valsını yaptıgı gece...
biliyordu ki;O milletin moralıydı.kendisi için değil milleti için yasamalıydı...zaten hep oyle yapmamısmıydı?...