internet sitesinde yayınladığı bir günlüğü var ki, sadece gitarla ya da müzikle değil herhangi bir sanat dalıyla ilgilenen-ilgilenmeyi düşünen bütün gençler için bir rehber niteliğinde. sanatçılarda görülmesi neredeyse imkansız bir samimiyet ve alçakgönüllükle yazıyor bu günlüğü akın eldes.
kendisi hemen herkesin kabul ettiği üzere, türkiye'nin en iyi gitaristlerinden biri, belki de birincisi. ama hayatını turist rehberliği yaparak kazanıyor. turlardan filan fırsat bulduğunda müzik çalışmaları yapıyor. gündüz turist gezdirip, geceleri barlarda çalıyor. ama bunları anlatırken, dinlediği bir albümden, izlediği bir filmden ya da oğluyla diyaloglarından bahseder gibi doğal. ne bir isyan ne de arabesk bir tavır hissediliyor yazdıklarından. okuyanlar, "göze almak" nasıl bir şeydir anlayabiliyorlar ya da "baş koyulan bir yolun zorlukları, çileleri" nasıl göğüslenir, bir fikir sahibi olabiliyorlar.
aslında o günlüğü bu amaçla yazmadığını da biliyorum ben; burada uzun uzun bahsettiğim kadar önemsemediğini de. ama akın eldes'in çaldığı birkaç konserde bulunmuş biri olarak, hayranlıkla izlediğim o gitarla bütünleşmesinin, o içtenliğinin ve başarısının sırrını bu yazdıklarından çıkardım sanki. yoksa hayret ederdim hep, nasıl bu kadar samimi olabiliyor ve yüzü nasıl böyle tertemiz.