Barışa en çok hasretlik çekenler savaştan en çok çekenlerdir. Ateşin düştüğü yürekler ancak suyun anlamını kâmilen anlarlar. Acıyı çekenin ne çektiğini anlamak acı hakkında konuşmak kadar kolay değil. Barışın yanında olmaktan, barışa taraf olmaktan daha münasip bir yol yoktur acıyı anladığını göstermenin.
Ateşi ateş söndürmez. Acı çeken acısını başkasının acı çekmesini istemekle veya ona acı çektirmeye çalışmakla veya acının devamını arzulamakla dindiremez. Kan davası âdemoğlunun en ilkel ve en şeytani icatlarından birisidir. ister kanlı ister kansız olsun her hangi bir kan davası düşüncesinin arkasında sadece şeytani bir dürtü yatar. Hâlbuki şeytan bizim apaçık düşmanımızken hedef saptırıp bizlere farklı düşmanlıklar öğütlemesi ne de yaman bir tuzak.
Yanı başımızda bir zalim halkını acımasızca katlederken bizler aslında barışın ekmek kadar su kadar özgürlük kadar değerli bir şey olduğunu anlıyoruz.
Gelecek barış bir bölgenin veya bir halkın barışı değil topyekûn Türkiyenin, Türkiye halklarının barışı olacaktır.
Oğlunu askere gönderen her ailenin içine yumruk gibi oturan, her bir ferdinin aklına girip fikrini allak bullak eden o tarifi imkânsız düşünceden herkesin azade olacak olması yetmez mi herkesin bu barışı sahiplenmesine? 15 ayın her bir gününü bir azap gibi yudumlayan annelerin, askerlik müddeti boyunca aklının bir kenarı dur durak bilmeden kemirilen babalar huzuru hak etmiyorlar mı sizce?
Bir evlat daha ölmesin bir yürek daha kora dönüşmesin diye feda edilmeyecek hiçbir şey yoktur. Bir masumun canından daha kıymetli bir şey yoktur. Ebed müebbed olan devlet değil halktır, millettir. Devleti bin yıl yaşasın diye mücadele eden mantık Beşar ve onun gibi diktatör zalimlerin mantığıdır, Muhammedin (as), Ömerin mantığı değil.
Herkesin eli mecburdur, gönlü mecburdur, vicdanı mecburdur barışa. Herkes tarafı olmak zorundadır barışın. Zira bütün çıkışlar kapalı artık.