Alman Binbaşı Stange Bey'in, Bahattin Şakir'in ve Yakup Cemil'in müfrezeleri Ardahan'ı Rusların elinden alıyorlar.
Ruslar cephaneliklerini ateşe vererek çekiliyorlar.
Akılları fikirleri siyasette olan ittihatçılar askerlik konusunda tam bir budala olduklarından Allahın kışında o bölgeye gönderdikleri birliklere doğru dürüst elbiseler vermeyi akıl edemiyorlar.
Geceleyin şehrin girişine nöbetçileri dikiyorlar.
Ertesi sabah nöbetçileri donmuş buluyorlar.
Gene nöbetçi koyuyorlar, gene donuyor.
Böyle dondurarak epey asker öldürdükten sonra bunlar nöbetçi koymaktan vazgeçiyorlar.
Bir gece Stange Bey, yaveri ve Bahattin Şakir Bey, el koydukları bir konağın odasında uyurken birden uyanıyorlar.
Üstünde beyaz kürkü, elinde süngülü tüfeği ile zebellah gibi bir Rus askeri duruyor odanın ortasında. Adam tek başına elini kolunu sallayarak girmiş şehre.
Arif Cemil'e göre Stange Bey'le yaveri "soğukkanlılıklarını kaybetmeden" hemen yatağın altına giriyorlar. Orada ne yapacaklarını "planlayacaklarmış".
Bahattin Şakir ise iyice şaşkınlaşıyor.
Don paça yatağın içinde oturup Rus askere bakıyor.
Sonra birdenbire bağırmaya başlıyor.
O bağırınca Stange Bey'le yaveri de bağırmaya koyuluyor...
Hepsi birden bağırınca Rus asker korkuyor.
Kaçıyor.
Bu sefer de arkasından "Tutun, eve Rus asker girdi" diye bağırıyorlar.
Ama kimse Rus askeri yakalayamıyor tabii.
Asker geldiği gibi gidiyor.
Bütün bunlar yüz yıl öncenin hikayeleri.
Sizce yüz yıl önce uykuya dalmış biri bugün uyanıp da haber bültenlerini seyretse ne derdi?
Bana, "Enver Paşa nerede, ona bir şey söyleyeceğim," derdi gibi geliyor. ahmet altan