a) kızın sizin yanınıza oturması. b) sizin kızın yanına oturmanız.
a) kızın sizin yanınıza oturması: yağmurlu bir havada otobüsle giderken, elinizle buğusunu aldığınız camın dışında duran kızın otobüse binmesiyle bir heyecan başlamış olur. kızın bir cisim olarak size yaklaştığını anlarsınız fakat bakmazsınız suratına öküz gibi. hani bir kızın yanınıza oturması çok normal ya(!) hani bir kızın yanınıza gelmesi çok doğal ya(!) gelir yanınıza oturur işte. dizler büzüş büzüş olur. çelpeşük çelpeşük oturursunuz. o cool hareketler minimum seviyeye düşer. boşluk duygusuyla birlikte el; kot pantolonu içindeki cep telefonuna gider. fakat kot pontoloş ile oturur iken cep telefonunu, o iki büklüm yerden çıkarmak hayli zordur. eliniz cebinizde kilitli kalabilir. götünüzü biraz yana kaydırıp cepte hacim açarak bunu kolayca gerçekleştirebilirsiniz. neyse konumuza geri dönelim. saate bakıp "hımm saatte 12:34'müş" bakışı atarsınız. kızın tipini unutursunuz. nasıldı lan bunun tipi dersiniz. otobüse yeni binen sarı saçlı chpli teyzeler sayesinde kafanızı 25 derece de olsa yana çevirir ve ileriye bakıp yan tarafı görme metodunu devreye sokarsınız. daha sonra kız dışarıya bakmak için kafasını sizin olduğunuz yere çevirir. sizi görmez bile fakat siz evlilik hayalleri kurmaya başlarsınız bile "oha tipimi görmek istedi!" belli bir süre sonra siz de kafanızı ona çevirmek istersiniz. niyeyse otobüsün arkasına bakma ihtiyacı duyarsınız. arkaya bakıp yan tarafı görme metodunu devreye sokarsınız. kızın saçlarından tipini göremezsiniz. sonra da kız otobüsten iner. sonra yanınıza saçı dökülmüş ak partili amca oturur. daha inmenize 5 durak daha vardır...
b) sizin kızın yanına oturmanız: yine el cepte cool hareketlerle otobüs bekler iken otobüsün gelmesiyle otobüse konser salonuna çıkar gibi binersiniz. bütün herkesin size baktığını düşünürsünüz fakat hiç kimse sizi iplemez. baş örtülü ve kocası mhpli teyze bile size bakmaz. hele birazdan yanına oturacağınız kız sizi hiç görmez bile! tek boş yer olan kızın yanına, çok çağdaş bize mesaj verir gibi oturursunuz. hani kızın yanına oturmak çağdaşlık seviyesi ile alakalı ya(!) hani avrupa birliği ülkelerindeki erkekler hep kızların yanına oturuyor ya(!) gider oturursunuz işte. "hey yavrum hey, ben kızın yanına oturabilme cesaretini gösterdim" bakışı atarsınız. neden bilmilyorum el yine cep telefonuna gider. aklınıza kulaklığın icadı gelir fakat, kulaklığın dışarıya verdiği sesi bilmemenizden kaynaklanan o danalık hissi size engel olur. kız sürekli dışarıyı izlemektedir. dışarıda da bir bok yoktur. bu kız nereye bakıyordur? sonra kızın eli telefonuna gider, mesaçlar'a girer. gözünüz ne yazdığında değil, yazdığını kime attığındadır. mesaçın kime attığın anlaşılmıyor ise içerisinde "aşkım, canım" gibi kelimelerin geçtiği cümleleri ararsınız. burası çok heyçanlıdır. bu kelimelerden çok kızın türkçenin bir tarafına koyması sizin içinizi burkar. aga bu nedir ya dersiniz ve kıza boşanma davası açtığınızı hayal edersiniz. çok büyük pişmanlıklar yaşarsınız, tam bu sırada kız sizin yüzünüze dahi bakmadan inebilir miyim der. siz tabi deyip ayağa kalkarken, otobüsün hareketli olmasından kaynaklanan savrulmayla kaşında bıyık olan bdpli molotofçunun üzerine çullanırsınız, size çok kötü bakar. korkup kaçarsınız hemen oradan!