konu aslında fazıl say değil. fazıl say her türlü kendini kurtarır. yazdıkları iyidir kötüdür içeriği ile çok da ilgilenmiyorum. beni asıl rahatsız eden bu tarz davalarda ceza alan üniversite öğrencileri var. bunlar seslerini duyuramadan cezayı kabulleniyorlar ve hatayı kendilerinde arıyorlar. artık o hale geldi ki, internette her yazı yazan, her resim paylaşan potansiyel suçlu olmaya başladı.
fazıl say olayı, her gün onlarca kişinin başına gelen bir durumun artık son noktası oldu. ben de dine hakaret'ten ifade verdim. cumhurbaşkanı'na hakaret"ten yargılandım. daha dün arayan bir polis "devlet büyüklerine hakaret" ile ilgili dava hazırlığı olduğunu söyledi. ben şu ana kadar ceza almadım ama alan çok kişi gördüm. durumun vehametini yakından gören bir kişi olarak fazıl say olayını bir fırsat olarak görüyorum. çünkü fazıl say gibi uluslararası bir karakter ancak kanunların sınırlarını zorlayabilirdi. ahmet kaya'ya çatal atılırken sesini çıkaramayan mahsun kırmızıgül korkaklığında yaşıyor herkes hayatı. bana dokunmayan yılan bin yaşasın. fazıl say, orhan pamuk gibi dünya'dan türkiye'ye bakabilen birileri bunu yapabilirdi, fazıl say yaptı.
matbaa avrupa'da ilk çıktığı zaman hakaret davalarında daha önce görülmemiş bir artış oluyor. çünkü yeni teknoloji ile insanların kendilerini ifade etme imkanları artıyor. internet'in yaygınlaştığı bir devirde buna uygun hukuki altyapı olması lazım. meclis terör tanımını hemen değiştirdi. hakaret ve ifade özgürlüğü tanımı da değiştirildiğinde insanlar daha az mağdur olacak.