Hatırlıyorum, yine böyle bi' yağmur vardı. Sen siyah puantiyeli pembe şemsiyemi taşımak istememiştin. Rüzgar da vardı şemsiyeleri tepetaklak eden cinsten.
Baktın o şemsiyeyi benim tutacağım yok, ver dedin. Ver. Gülümsedim. Sen sessizce söylendin. Ne güzel gündü o gün, eski sevgilim. Bu şehirden uzaktık. Tanıdığımız bütün insanlardan uzaktaydık. Bizi eski olmaya iten sebepler yokken, ya da biz fark edememişken. Belki sebepler yok olsun istiyorken. Biz güzeldik eski sevgilim. Farklı zamanlarda da olsa, sevilmiştik.