Atatürk'ün sürekli islam dinine ve değerlerine alternatif başka bir değer olarak görülmesi sonucunda oluşabilecek sakat düşünsel tutumdur. Atatürk bir devlet adamıdır ve O'da etten kemikten bir varlıktır ve Müslüman'dır.. O sadece yeni kurulan bir ulus devletin rejimini yeniden tanımlamıştır. Bireysel laikliğe engel herhangi bir tutum geliştirmemiştir. Kimsenin ibadetine, başörtüsüne karışmamıştır. Arap geleneklerinin Türkleri esir almasına engel olmaya çalışmıştır. Kuran'ın en son yorumlanışı da bizzat onun zamanında gerçekleşmiştir. O, bu milletin bayrağını dinini ve namusunu korumak için bir ömrü harcamıştır. Zaman zaman her kul gibi kendisininde hataları olmuş olabilir. Bu milletin dini değerlerine asıl darbe Atatürk'ten hemen sonraki tek partili dönemde gerçekleşmiştir. Merkez-çevre ilişkilerini kuramayan dönem yönetimi, halkın değerlerini anlamaya uzak kalmıştır. Bizim şu anda tartıştığımız Atatürk ve laikliğin halkın zihninde yanlış oturması o zamana tekabül eder. O zaman yapılan yanlışlar bu güne kadar uzanmış ve başta bahsettiğim Atatürk'ün Din karşısında ayrı bir değer olarak oturtulmasının temeli o dönemde atılmıştır. Gerçek Müslüman şüphesiz aydın insandır ve Atatürk'ün Allah'ın Türklere gönderdiği bir lütuf olduğu gerçeğini aklından çıkarmaz.