size daha ergen yaşınızda hatta daha öncesinde anne veya baba olmayı öğreten olaydır.
yavru kedi bulursubuz ölmeye yakın çöp kutusunun yanında. doğalı 2 saat olmuştur. yapış yapıştır daha salyalar içinde. annesi alır dersiniz. ama sonra yanında yatan ölmüş kardeşini görürsünüz. hemen eve götürürsünüz. hayvan düşmanı olan anneler bile kıyamaz öyle bir hayvana. zaten demiştik ya annelik babalık duygularını ister hayvanlara bakmak. anneler de belli etmeseler içten acırlar.
yavaş yavaş büyütürsünüz. şiringa ile süt verirsiniz minnacık bir pamuk ucuyla. ilk gözünü açtığında karşısında siz varsınızdır. çocuğu "baba" demiş bir insan gibi sevinirsiniz. artık görüyordur o.
geceleri uykunuzdan feragat edersiniz sırf o aç kalmasın diye. sabahın köründe kalkıp gezdirirsiniz eğlensin diye. bebektir o bir nevi. bakıma muhtaçtır. o bakımı vericek olan da 14 yaşındaki bir çocuktur.
bir sorun yüzünden veteriner e götürürsünüz daha 40 günlükken. orospu çocuğu veteriner "sütüne aspirin koy boynu iyileşir o zaman" der. siz de koyarsınız. önce sütten kesilir hayvan. "noluyo ya rabbim?" demeden çığlık çığlığa kalır hayvan. geceleri çıldırır, süt de içmez. yavrusu hastalanmış anne misali sinir küpü olursunuz. telaş merak ve korku olur içinizde.
2 gün sonra bir sabah hareket etmediğini görürsünüz. dürtersiniz inanmazsınız. "ulan ben seni seviyodum ama" gibi çocuksu bi laf söyler ağlamaya başlarsınız. ona verdiğiniz 40 günlük hayat için bile şükreder, bununla avunursunuz.
bir gün bir veteriner sizse "aspirin kedileri öldürür, yavruluk döneminde kedilerin boyunlarında eğrilme olabilir" dediği zaman ise beyninizden vurulmuşa dönersiniz.* çünü delice sevmişsinizdir bir hayvanı. insan gibi. çocuk gibi. bebek gibi.