kendi inancı dışında başka hiçbir inanca tahammül edemeyen insanımsılardır.
fazıl say kimsenin inancıyla ne dalga geçmiştir ne de aşağılamıştır.
kaldı ki bir insan inanmadığı yanlış bulduğu bişeyi eleştirme hakkına da sahiptir.
ben bir müslüman olarak diğer inançları ve hatta kendi dinime mensup olan belli kesimlerin islam dışı davranışlarını eleştiriyorsam müslüman olmayan biri de benim dinimi kendine göre eleştirebilir.herkes herkesi her inancı her görüşü eleştirme hakkına sahiptir.
insanlar konuşa konuşa demişler. tartışılır herkes fikrini söyler.ama beğenmediğin her eleştiri karşısında şiddete yada devlet gücüne başvurursan bu inancının yetersiz olduğunu ve devlet gücüne, kanunlara muhtaç olduğu algısını yaratır.
oysa islam dini kanunların korumasına muhtaç filan değildir.
üstelik fazıl say belirttiğim üzere hiçbir inancın eleştirisini dahi yapmamıştır.adamın yazdıkları açık. imamın akşam ezanını çok hızlı okunduğunu belirtmiş öncesinde bir şiir paylaşmış ve hırsız sahtekar şaklaban kim varsa hepsi allahçı demiştir.
burada çok açık ki bir takım insanların hırsızlıklarını sahtekarlıklarını örtmek için dini kamuflaj olarak kullandıklarını din sömürüsü yaptıklarını anlatmaya çalışmış.
ki bu allahçı tabiri genelde dini sömüren dinci zevat için kullanılır.hatta yıllarca bu kesimlere allahçı takımı denmiştir.yani bu tabirin kullanılış amacı da malumdur.
dolayısı ile öküz altında buzağı arayarak sanki allaha inananları aşağılıyormuş onların hepsine ahlaksız sahtekar hırsız diyormuş gibi bir sonuç çıkarmak eğer art niyetli değilse gerizekalılıktır.
fazıl sayın o görüşlerini allaha inanan bir müslüman olarak ben de paylaşıyorum. siyasette,ticarette,medyada,sanat dünyasında,ekranlarda nerede bir sahtekar hırsız şaklaban ahlaksız varsa hepsi allah din iman söylemlerini ağızlarından düşürmezler.
çünkü hepimiz iyi biliyoruz ki din ağızda değil kalptedir.bir insan ne kadar çok dindar olduğunu dile getiriyorsa sürekli inancını ibadetini bir şov aracı haline dönüştürüyorsa o kişinin sahtekar olduğu ve sahtekarlıklarını kamufle edebilmek için dini kullandığı açıktır.
özetle bu davanın ve kesilen cezanın özü kendisine muhalif olan herkese bunun bedelini ödetme isteğidir.
kimi zaman mali terörle, kimi zaman iş tekliflerini engelleyerek yada mevcut işleri tehdit yoluyla sonlandırarak ve kimi zaman da militan yargı yoluyla bu bedel ödetiriliyor.fazıl say da muhalif olmanın bedelini militan yargı eliyle ödedi.
sonuçta fazıl say pek türkiyede ikamet eden bir sanatçı değil.burada bir işi yok zira sanatı bu topraklarda pek muteber değil.sanatı hep yurtdışında kabul görüyor.eh yurtdışında da kimse takmaz akp'yi.
haliyle adamın işini yapmasına engel olamazsın. örneğin müjdat gezen gibi okulları filan da yok mali terör uygulayasın yada levent kırca gibi ekranlarda iş yapmaya çalışan bir komedyen-tiyatrocu da değil kanallara tehditi basıp ekranlarda iş yapmasını önleyesin.geriye kalan tek yol yargı terörüydü.akp de bunu yaptı.