sağlık yönetiminde çağ atlayan(!) akp türkiyesinin rezaletlerinden sadece biri.
sağlık hizmetini kar amacı güden bir sektör olarak algılayan takunyalı kapitalistlerin görmezden geldikleri acı gerçeklerden bir sonucudur hatta.
hastanelerin uzun vadede özelleştirilmesini planlayan ve bu amaçla kamu hastaneleri birliğini kuran akp hükümeti, hastaneleri kar eden ve kar etmek zorunda olan işletmeler olarak görmektedir. paraya tapan bu güruhun insanın en temel hakkı olan sağlığı da para olarak görmesi kaçınılmazdır.
özelleştirme furyası ile devlete ait bütün ilaç fabrikaları kapatılmıştı hatırlarsanız. eskiden ssk kendi ilaçlarını üreten fabrikalara sahipti. bunlar kapatılınca devlet özel sektörden ilaç almaya başladı ve bunu sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile yapmaya başladı ve halen yapmaya çalışıyor.
en temel sağlık hizmeti olan koruyucu sağlık hizmetleri bile aile hekimliği denen ucube bir sistemle paralı hale getirildi. en basiti bir muayene bile ücretlendirildi ve bu ücretin tahsil görevi de eczanelere verildi.
kanser ilaçlarına gelelim.
sürümü olmayan bu ilaçlar sadece belli durumlarda kullanıldığı için ve pahalı olduğu için türkiye'de bu ilacı kimse üretmek istemiyor. kanser olmuşsun kimsenin sikinde değil, devletin bile sikinde değil. devlet senden gelecek paraya bakıyor. aynı özel ilaç şirketleri gibi. hiç bir ilaç şirketi de karlılığı olmayan kanser ilacı işine girmiyor. ne oluyor? 1000 kişinin kullandığı maliyeti yüksek ilaç üretimine yatırım yapacağına, on kuruşa mal edip 10 liraya sattığı antibiyotik ve ağrı kesici gibi sürümü yüksek ilaçların üretimine yoğunlaşıyor. kanser olduğunda doktor bu ilaçları alman lazım deyip reçete veriyor. hasta ne yapıyor? eğer maddi imkanı varsa yurt dışından getirtmeye çalışıyor. getirtene kadar arada neler oluyor belli değil. sahte ilaç simsarları su dolu boş ilaç şişelerini bu insanlara satıyor.
parası olmayan ne yapıyor?
işte bu kızımız gibi çaresizlik içinde bakana sarılıyor. denize düşenin yılana sarılması gibi.
sarıldığı bakana da bakın bir hele. inşaatçı, eski tokici, işbitirici tayfanın önde gideni. adam programlanmış paraya. bir sorun varsa parayla çözülür tabi. şu arsa kamulaştırılacak ver parayı, şu yandaş müteahit ağlıyor ver parayı. adamın şuur altı kodlarına yazılmış o para. bir gün geliyor bir kanser hastası kız... adam ona da şuursuzca para veriyor. şuur altı davranıyor çünkü.
olay aslında bireysel bir sorun değil, bu kızcağız şanslı ki sesini duyurabildi. trakya üniversitesi tıp fakültesinde yatırılmış. ne kadar inandırıcı değil mi? o ilaçlar o hastanede de mevcut değil ki. bakanlık ilgileniyormuş..pehh...bakan ne yapacak? ilaç simsarlarından ilaç mı alacak?
ya bu kızın durumunda olan binlerce insan?
bakın arkadaşlar hepinize sesleniyorum...
akp li olun chp li olun ne bok olursanız olun. umurumda değil.
eğer siz de yarın kanser olursanız yaşayacağınız sorunlar bu kızdan farklı olmayacak. size yazılan ilaçları yurtdışından simsarlar aracılığıyla getirmek zorunda kalacaksınız.
bu hükümetin sağlık politikalarını savunan insanlara diyeceğim o ki:
inşallah bu hükümet döneminde kanser olursunuz.
kiminin rabbi cleveland der, kiminin rabbi ilaç yok geber der.
allah belanızı versin, o inandığınız allah tez zamanda belanızı versin.