henüz beş yaşımdan birkaç gün aldığım sıralarda kendi kendime sorduğum sorudur. ''ulan acaba bu kadar güzel bayanlar osurur mu?''. bu soru küçük beynimi öyle bir kemiriyordu ki geceleri kabuslar görüyordum. e o zamanlar kontrollü deney yapma imkanım olmadığı için etrafımdaki güzel bayanların osurup osurmadıklarını takip etmeye karar verdim. uzun takiplerim sonucu güzel bir bayan olarak annemin osurduğuna şehit oldum. evet annem zart diye osurmuştu. sarışın, yeşil gözlü olmasına rağmen o da yelleniyordu.
inanamıyordum. annem nasıl osururdu? ben de babama danışmaya karar verdim. babama gidip dedim ki; ''baba annem osuruyor mu?'' babamın cevabı ise; ''o nasıl soru öyle üleyn. hiç anneler osurur mu?'' oldu. içim rahatlamıştı. ne de olsa babalar yalan söylemezdi. fakat aklımın derinliklerinde -o zamanlar ne kadar derinmiş.- hala bazı kuşkularım vardı. ve sonunda kuşkularıma yenik düşüp bu sefer annemden daha genç ve daha güzel, üstelik henüz evlenmemiş olan teyzemi takip etmeye başladım. fakat sonuç aynıydı. teyzem de osuruyor ve hatta kokutuyordu. ama ben yine akıllanmamış yine o kadar güzel bir bayanın osurabildiğine bir türlü kendimi inandıramamıştım. yanlışlıkla kaçmıştır diye düşünüyordum. son olarak annem ve teyzemden de güzel olan, sarışın, mavi gözlü küçük teyzemi takip etmeye başladım fakat bir süre sonra onun da kokuttuğunun farkına vardım.
işte o zaman -daha beş* yaşındayken- güzel bayanların da osurduklarına artık kesin olarak inandım. bunun yanında babama bile güvenmemeyi de öğrenmiştim artık. sonra da gidip legolarımla oynamaya devam ettim.