--spoiler--
Diğer bozkır Türk kağanları gibi Attila da gücünü Tanrı'dan aldığına i-nanmaktaydı; "kılıcını ilâhî bir ilhamın idare ettiğine ve kendisini kozmik kuvvetlerin kavimlerin üzerine çıkardığına inanıyordu." (Baştav 2002: 612). Köktürk kağanları gibi Tanrı "yarlıkadığı" (buyurduğu) için ve "kut"u olduğundan dolayı hükümdar olmuştu.
Got tarihçisi Jordanes, Attila'nın cenaze törenini ve ardından söylenen ağıtı şöyle anlatmaktadır:
"Kağanın nâşını, ordugâhın ortasına konan ipek bir çadırda tabuta yerleştirdiler; bunun etrafında görülmeğe değer törenler yapıldı. Hunların en seçkin atlıları bunun etrafında dolandılar. Bu esnada ölünün icraatı, yası yöneten yaşlılar tarafından dile getirildi." "Muncuk'un oğlu büyük kağan Attila, bütün kaharman kavimlerin hâkimi, sen, tek başına daha önce hiç kimsenin yapamadığı tarzda Hunların ve Cermenlerin ülkesinde hüküm sürdün, sen iki imparatorluğu korku içinde bıraktın, onların şehirlerini zaptettin. Onların hepsi senin kölen olmadan önce onların yalvarışlarına acıdın ve onlardan yıllık vergi aldın. Sen bütün bunları başarı ile tamamladıktan sonra arkanda acı yaralar bırakmadın ve adamlarının kininden uzak kaldın. Halkına himaye sağladın. Arkanda hiç acısı olmayan neşeli dostlar bıraktın. Bunu kim ölüme lâyık bulur, hiç kimse intikam düşünür mü?" "Matem türküleri söyledikten sonra mezarın üzerinde bir toy düzenlediler, büyük içki âlemi yaptılar. Bir abartmadan diğerine geçerek matem ve şenlik birbirini kovaladı. Geceleyin nâşını gizlice toprağa verdiler. Nâşı önce altın, sonra gümüş ve ardından da demir bir tabuta koydular. Bu suretle bu üç sağlam maddenin kudretli hükümdar ile sembolleştiğini düşündüler. Demir yenik kavimlerden, altın ve gümüş de her iki imparatorluktan kazanılmıştı. Muharebelerde düşmandan elde edilen silâhlar, kıymetli taşlarla süslü at takımları ve hükümdarlık alâmetleri onunla beraber gömüldü ve bunlar onun sarayının süsleri idiler. Büyük hazineyi insanların hırsından uzak tutmak maksadıyla mezar kazıcılarını menfur bir tarzda öldürdüler; onların hepsi acımasızca öldürüldü." (Baştav 2002: 649-650).
Tıpkı Alp Er Tonga'nın veya Köl Tigin'in yoğunda olduğu gibi yiğitler atlarıyla ölünün erafında dolaşıp saçlarını kestiler, yüzlerini yoldular.
Attila, Avrupalılarca "Tanrı'nın kırbacı" olarak kabul edildi; hakkında pek çok efsane oluştu. Ressamlara, heykeltraşlara, romancılara ve tiyatro yazarlarına konu oldu; "adına bir düzineye yakın opera" bestelendi; hakkında pek çok kitap yazıldı (Kafesoğlu 1996: 78). Bugünkü Belçika topraklarında, Romalı komutan Aetius'un Hun birliklerinden yardım alarak 436 yılında Burgundları yenmesi ve Burgund kralı Gundikar'ın öldürülmesi, Almanların ünlü Nibelungen destanına konu olmuş ve bu destanda Attila, Etzel adıyla olumlu bir kahraman olarak yer almıştır (Baştav 2202: 616; Kafesoğlu 1996: 74).
Kaynak :Prof.Dr.Ahmet B.ERCiLASUN, Başlangıcından Yirminci Yüzyıla 'TÜRK DiLi TARiHi'
--spoiler--