Ne kadar yalnızsın? Bu sorunun cevabını vermek isterdim ama bunu yapabilecek gücüm var mı bilmiyorum. Gücüm varsa bile benim canım istemiyor. Fazladan basacağım her tuş israf gibi gözüküyor gözüme çünkü şu anda gecenin ikisi. Hatta iki buçuk Benimle beraber güne başlayanlar çoktan öldü. Yok, yanlış oldu; uyudu diyecektim. Uykuluyken insan karıştırıyor sürekli. Neyi karıştırdığını bile fark etmeden sadece karıştırıyor ve sıçtığı yere bırakıyor ne varsa. Düzeltme gereği duymuyor. Sadece üzerine peçete örtermiş gibi cümlenin doğrusunu sonraki cümlede yazıyor. Uykuluyum ve yalnızım. işte bu yüzden buradayım.
Yatağa gitmek isterdim şimdi ancak orada da yalnızım. Benimle beraber yatacak hiç kimse yok şu anda. Sadece yatmak için bile yok.
Geçen gün bir sevgilim vardı (artık yok) ama onu istememeye başladım çünkü yalnız kalamıyordum onun yüzünden. Çok fazla kalabalık olmuştuk. Ben iki kişiyi kaldıramam. Ben tek kişi olmalıyım ve yalnızlık benim standart halim. Bu yüzden kızı terk ettim. Bu sefer de çok yalnız kaldım ama benim olayım bu zaten. Yalnız olmak için kovulmuşum cennetten; bir de yazmak için, arada da içmek için
O kadar yalnızım ki kendi kendime oyun oynamaya başladım. Oyunumun adı; yalnızlığını betimle. Yalnızlığını betimleyeceksin ve en iyi betimleyen sen olursan kazanacaksın. Ne kazanacaksın bilmiyorum ve benden başka bir oyuncu var mı onu da bilmiyorum. Neyse başlıyorum:
Kalkmayan penis kadar yalnızım.
3 Mart dünya seks işçileri günü kutlanmayan bir seks işçisi kadar yalnızım.
Sıçılmayan kabız bok kadar yalnızım.
işerken tuvaletin deliğini tutturamayan çük kadar yalnızım.
Başkasını kendisi zannedip ne gerçekçi bir ayna bu diyen bir sarhoş kadar yalnızım.
Pisuara işemeye çalışan bir kadın kadar yalnızım.
Günah çıkarmayı beceremeyen papaz kadar yalnızım.
Ay ışığında yuvarlanan testisler kadar yalnızım