lahuta

entry3 galeri video1
    3.
  1. Savunulmamış bir doktora tezinden notlar: (Belma Kurtişoğlu)
    ------------------------
    Balkanlar’da yaygın olarak ancak en çok Sırbistan, Arnavutluk (lahutë), Hırvatistan, Karadağ ve Bosna-Hersek’te görülen çoğunlukla tek telli, uzun saplı, bir çalgıdır.

    Genellikle akçaağaçtan veya istanbul’daki yapımcısı Hasan Güler’in belirttiği gibi Afrika’dan gelen okume ağacından, gövdesi ve sapı birlikte oyularak yapılmaktadır. Ses kutusu oval, armudi veya yaprak biçiminde olabilir. Üzerine keçi derisi gerilir; Güler bu deriyi Kapalıçarşı’dan bulduğunu belirtiyor ve devam ediyor “deriyi raptiye ile geriyorum, eskiden ahşaptan yapılan mıh kullanırdım”. Günümüzde daha çok misina kullanılmasına karşın aslında yaklaşık 40 at telinin birleşmesiyle oluşan tel, burgudan başlayıp perdesiz sapı aşarak gövdenin alt kısmındaki kuyruk takozuna bağlanmadan hemen önce eşikten geçmektedir.

    Dengeyi sağlamak için ses kutusunun boyu ile sapı eşit uzunluktadır. Burgulukta farklı figürler kullanılabildiğinden çalgının boyu buna bağlı olarak değişebildiği gibi özellikle teli at kılından yapılanlar, bu telin uzunluğuna göre ayarlanmaktadır. 64 cm ile 80 cm arasında değiştiği görülmektedir.

    Sol elin desteği ile hafifçe sola eğik bir şekilde dik tutularak tek dizin üzerine veya iki dizin arasına yerleştirilen çalgı gudalo adı verilen yayla çalınmaktadır. Özellikle burguluklara gösterilen özeni, kemer kısmı oldukça kavisli olan yayda bulmak zordur. Yayın telleri de at kılından yapılmakta olup çalgıya gerilen tellerin yarısı uzunluğundadır. en çok işaret ve orta parmağın tele dokunmasıyla çalınır. Gusli çalan kişi (guslar) aynı zamanda söyler, bu nedenle çalgının akordunu kendi ses sahasına göre yapar.

    Maundan yapılan tek burgunun arkaya bakacak şekilde yerleştiği burguluk, bu çalgının en simgesel bölümüdür. Süslü olmasının yanı sıra, oyularak yapılan figürler, yapımcının ve icracının, çalınan müziğin içeriği ile de bağlantı kurarak oluşturduğu ulusal özellik taşımasına özen gösterilen temsili simgelerdir. Hayvan figürleri arasında at başı, kartal başı ve Arnavutların kullandıklarında Arnavutların simgesi olan çift başlı kartala sık sık rastlanmaktadır. Kullanılan bir başka figür ise yine ulusa göre değişen kahramanların portreleridir. Örneğin, tarih meraklısı yapımcı Güler, Bosnalı olmasıyla gurur duyduğu Sokullu Mehmet Paşa’nın ve birçok padişahın resmini burguluğa yerleştirmiştir. Atatürk’e duyduğu saygı ve sevgi nedeniyle onun portresini çalışmak istemektedir.
    “Deriden yapılan ses tablasının üzerinde farklı şekiller ortaya çıkaracak şekilde ufak ses delikleri bulunmaktadır. Ses kutusunun tabanına veya arkasına da ufak br ses deliği açılır. Guslar denilen gusle çalan kişi, çalgıyı oturarak, dizlerinin arasına sıkıştırıp, sapından sol eliyle destek verecek şekilde hafif eğik bir şekilde dik tutarak çalar. Tellere, elinin duruşunu değiştirmeden gerili tutulan işaret veya orta parmağını değdirir. Guslar kendi şarkısına eşlik ettiğinden, akortu da kendi ses aralığına göre yapar. Epik şarkıya eşlik etmenin dışında, giriş ve aranağme kısımlarını da çalar. Sarajevo, Belgrad ve Podgrorice’de guslar derneklerinin bulunması bu çalgının popülerliğini koruduğunu göstermektedir. Yugoslavya farklı devletlere bölünmeden önce ulusal kimliklerin bir sembolü ve bu kimlikleri oluşturmada araç olarak kullanılırdı.”

    Guslarske pjesme olarak adlandırılan guslenin eşlik ettiği epik şarkıları söylemek, 1930lu yıllara kadar bütün yerli etnik guruplarda ortak bir gelenekti. Daha sonra, guslar şarkıları, Sırplara has kültürel bir miras olarak algılanır oldu. Sonuç olarak, Müslüman kökenli çoğu epik şarkı söyleyenler, epik parçaların tarihsel yorumları Sırpların dikte ettiği tarihsel olayların resmi yapılandırmasına uymadığı için bu geleneklerini bırakmak zorunda kaldılar.

    Diyatonik olarak akortlanan 11 ila 36 telli Rus Gusli ile ve üç telli tırnak ve parmak uçlarıyla çalınarak Bulgar Horolarına eşlik eden, kimi zaman gusla diye isimlendirilen gadulka ile karıştırılmamalıdır.
    0 ...