küçüklükten beri arkadaş olan iki adamın, doğum günleri ard ardaymış.
her yıl, birisi, diğerine muzipçe bir sürpriz hediye veriyor, diğeri de ona sonraki gün karşılık niteliğinde hediye veriyormuş.
mesela 15inci yaş günlerinde, doğumgünü önce olana, diğeri çorap hediye etmiş, ama sürprizi, ayakkabı kutusunda olmasıymış. sonraki gün, yani hediyeyi veren kişinin doğumgününde, o arkadaş sürpriz yapmış: ayakkabı almış, ama sürpriz olan, ayakkabı kutusunda olmaları değil, yüksek topuklu kadın ayakkabısı olmalarıymış.
zaman içinde muzipliğin derecesi ve türü de değişmeye başlamış, o kadar ki bo.. öğhmm, suyunu çıkarmaya başlamışlar. mesela, 22nci yaş günlerinde, doğumgünü önce olana müstehcen içerikli dergi hediye etmiş arkadaşı, ama sürpriz, içerisinde doğum günü çocuğunun manitasının fotoğrafları varmış. hemen sonraki gün, bu sürprize karşılık, kendi doğumgününde, müstehcen dergi hediye eden arkadaş, çok büyük bir pasta almış, ama sürpriz bu değilmiş - pastanın içinden yaşlı bir kadın fırlamış, ama bu kadarla da değil, erotik iç çamaşırıylaymı, ve de elinde şeftali tatlısı varmış, şeftali tiki olan arkadaş için asıl sürpriz bu olmuş heralde.*
gel zaman git zaman, doğumgünü önce olana, 30uncu yaş gününde , arkadaşı büyük bir kutu hediye etmiş, üzerinde de bir not varmış: "doğum günün kutlu olsun, bu kutuyu geniş ve ıssız bir alana gidip aç". hediyeye sevinen adam, açık ve geniş bir yaylaya gider, kutuyu açtığında ise çok büyük bir sürpriz varmış, çok güzel genç bir hatun çırılçıplak içinden çıkmış, şuh bir bakış atarak göz kırpmış, ve şöyle demiş:
- yakalayamazsın kiii... ve koşmaya başlamış... adam 10 dakika, 15 dakika derken, yarım saate yakın kovalasa da yakalayamayıp, yorgunluktan bitap, vazgeçmiş.
tabi sonraki gün arkadaşının doğum günü olduğu için, onun bu hareketine yakışır bir sürpriz hazırlamış.
o da bir kutu hazırlayıp vermiş, sevinen arkadaşı koskoca kutuya bakmış, üstünde şöyle yazan notu görmüş: "doğum günün kutlu olsun, bu kutuyu geniş bir alana gidip aç". adam çok sevinmiş, yatak odasına götürmüş kutuyu, pencereyi ve kapıyı kilitleyip çivilemiş, sonra da demiş: hadi bakalım nereye kaçacan... bir yandan açmaya çalışırken kutuyu, bir yandan da soyunuyormuş; kutunun kapağını açınca, içinden çırılçıplak, sapık bakışlı, iri yarı, kıl yumağı bir oğlancı adam çıkmış, gür ve korkutucu bir sesle şöyle demiş:
- ben kovalıyoruuum!!!