Pembe, mavilere karışıyor yine. Tindersticksin, yazının başlığına kaynaklık eden bu şarkısını dinleyenler bilir. Böyle der şarkıda, pembe, mavilere karışıyor yine. Kulağa basit gelse de bu tümce, değil. Edebi açıdan bir analizini yapalım bu cümlenin, hadi.
Pembe kelimesine bakalım; bir renk.
Mecazi olarak, Türkçedeki tozpembe kelimesini biraz andıran bir anlamı var.
Bir olayın en güzel dönemini anlatır pembe kelimesi. En verimli, en eğlenceli, en şevkli, en haz dolu dönemleri anlatır. Maviye gelince. Mavi, çoğu kişide umudu çağrıştırsa da, ingiliz Edebiyatında mutsuzluğu, keyifsizliği ve çürümüşlüğü temsil eder. Bu yüzden, pembe maviye karıştığında şarkıdaki gibi; bir ilişkinin çözümlemesinin yapıldığını söyleyebiliriz. Her ilişki güzel başlar, pembe başlar. En güzel dönemleri pembedir, ondan sonra bir şeyler kırılır, dökülür, çürür. Dolu taneleriyle vurulmuş olgun meyvelere döner uzun lafın kısası. Mavileşir. Çürür, mutsuzlaşır ve keyifsizleşir. Angaryaya döner. Bir erkekle bir kadının, bir anne ile çocuğunun, bir yazar ile yazdığı yazı arasındaki ilişki misali. Benim ilişkilerim de hep böyle oldu açıkçası. Pembe iken, Maviye dönüştü. Çürüdü, mutsuzlaştı ve keyifsizleşti ama, bu kadar renk analizi yeter.
Jism kelimesine bakalım. Basit tabirle, atmık demektir bu kelime. Boşalma sonucu ortaya çıkan şu sıvı. Şarkı için o kadar uygun bir isim olmuş ki, başka bir isim konsaydı, sanırım yarım kalırdı bu şarkı. Neden mi Jism bu şarkının ismi? Açıklayayım. Şizotipal bir orgazm yaşarsınız bu şarkıyı dinlerken. Bir şizotipalin yalnızlığını hissedersiniz, zira kimse yoktur yanınızda bu şarkıyı dinlerken, bu orgazmı yaşarken. Ruhunuzun spermini, karanlığın rahmine boşaltırsınız.
Bu boşalmanın neticesinde, gayrimeşru bir umutsuzluğun tohumları atılır. Bu doğan umutsuzluğu ise hangi renkle besleyeceğiniz size kalmış, ama istediğiniz kadar pembeye boyasanız da onu, maviye karışacak onun rengi de, günü geldiğinde.