''peki öyleyse, ben istiyorum!''demişti son mesajında..
evet. sonuna da ünlem (!) işareti koymuştu. sanki aylardır söylemek istediği ama cesaret edemediği; ya da 1 dakika. cesaret edemediği demeyelim biz buna. fırsat kollayamadığı desek daha doğru olur. cesareti olmamış olsaydı eğer öyle bir konuşma sonrasında '' istiyorum'' diyemezdi.. dememeliydi... ve nihayetinde fırsatı bulmuştu.çünkü muhtemelen kendisini köşeye sıkışmış hissediyordu. halbuki niyetimin onu köşeye sıkıştırmak olmadığını kesinlikle biliyordu.
2 ayrı şehirde olmanın ve arada km.lerce uzaklığın olması bazı duygu ve hareketlerin hatta bazı sözlerin bile yanlış anlaşılmasına sebebiyet verebiliyordu...ama hiç birisi düzelmeyecek şeyler değildi...çünkü ''o'' bendim, ''ben'' de o.. ya a aylarca ben öyle olduğunu sanmıştım...
evet..
ayrılmak mı istiyorsun? sorusuna karşılık ' hayır' dememe rağmen 'öyleyse ben istiyorum' demişti.belki ağzından çıkanı kulağı duymuyordu.ona aklımda kalan ve uzun süreli görüşmememizden dolayı kendimi rahat hissetmemi sağlayacak bir kaç soru sormuştum. bu belkide güven tazeleme olacaktı.. Buna ihtiyaç mı vardı bilmiyorum. ama dedim ya; aklımda ilk defa oluşan soru işaretini kaybetmek zorundaydım. doğru ya da yalan sadece cevap vermesi gerekıyordu. onun bana bu durumu defalarca yaşatmasına karşılık; ona ilk defa yapmamla enseye tokat yemem bir olmuştu...
lakin ben; ona karşı ciddi anlamda ne istediğimi açık açık beyan edebildiğimi düşünüyorum..
defalarca..
evet defalarca ailelerimizin tanışmasını istediğimi belirtecek cümleler kurmuştum. çünkü ailem dışında, yakın akrabalarım ve arkadaşlarımda onunla olan ilişkimi biliyordu.. en çok hoşuma gidende buydu.. onlarla konuşurken beni sorduktan sonra seni sormalarıydı. ''f.... nasıl?'' iyi diyordum, çok şükür.. bu cümle sonunda iyiliğime iyilik katılıyordu..
o gece yaşananlar kimin hatasıydı bilmiyorum..hata var mı onu da bilmiyorum. 2 gün yaşadığım sessizliğin aslında geçici kalp kırıklığım olduğunu biliyorum sadece... geçiciydi...
çünkü hayatımın geri kalan kısmını seninle geçirebileceğime emindim. hangi şehir olursa olsun, yaşam şartlarımız ne olursa olsun... vazgeçmediğin sürece vazgeç(e)meyeceğime emindim..
yanılmış mıydım? kandırılmış mıydım?
belki kanmayı seçmiştim.. kana kana seni sevmeyi...
her neyse? eğer bu satırları okursan '' bak ya! yine ne düşünmüş''diye düşünme hemen..tüm bunlar düşünmediğim kısım. yani düşünmek istemediğim.. yani aklımı meşgul etmesin diye buraya yazıyorum.. unutayım diye..
aklım; seninle ilk günden o güne kadar yaşadıkarımız, yaşayamadıklarımız, hayallerimiz ve benim kendi hayallerimle dolu..
buraya yazdıklarım; o gün ve unutmam gerekenler.. bilirsin; çok çabuk unuturum bazı şeyleri.. bu gibi bir çok şeyi unutnan da zaman alıcaktır..
kendime kızdığım tek nokta; benle mutluysan başkasıyla da mutlu olursun dediğinde........
ya da boşver..
biliyorum ki bu ve bunun gibi bir çok sözün beni sensizliğe hazırlamak içindi.ben derslerime hiç iyi çalışamadım. senden başkası yoktu. istemedim olmasını. istemezdim de...
--spoiler--
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu igrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
seni sevdiğimi o gün anlarsın...