çok ama çok iyi bir film. sırf içinde mide bulandırıcı sahneler var diye beğenmeyenler var filmi, halbuki mide bulandırıcı bir toplumsal düzeni anlatan adam bunu yapmak zorunda.
gidin macaristan'a, çoğunluk depresiftir. 10 milyonluk ülkede her sene binlerce kişi intihar eder (intihar oranında avrupa dördüncüsüdür), bizim meyhanelere (şimdiki "eller havaya" meyhanelerini değil, arabesk meyhaneleri kast ediyorum) denk düşen sörözö*lerinde yüzler gülmez, ciddiyetle içilir, işsizlik, yoksulluk içki masasının başlıca konusudur. google zeistgeist 2012'ye göre "... nedir?" aramalarında 3. sırada "mutluluk nedir?" sorusu geliyor macaristan'da. falan filan, örnekler çokça uzatılabilir.
bu mutsuzluğun güncel sebepleri elbet var ama esas olarak macarların acı bir tarihi var, osmanlı hakimiyetinden bu yana belleri doğrulmamış garibanların. 1848 sonrası kısa bir bağımsız dönem olsa da daimi avusturya hakimiyeti, 1. dünya savaşının getirdiği yıkım, bela kun'un yenilgiyle sonuçlanan devrimi, 2. dünya savaşı ve yahudi soykırımındaki rolleri, 1956, sovyet sonrası dönem vs vs.. bir öğrenilmiş çaresizlik hakim, geçmişe baktıklarında geleceğe dair umut beslemek için hiçbir sebepleri yok. film de bunun filmi işte. nasıl ki pasolini faşizmi boktan başka bir malzemeyle anlatamazdı, palfi de macar tarihine böyle bakmak zorundaydı.