bu faşizm çığırtkanlığı yapan birinin mektubu. kendi diline, kültürüne sahip çıkabilecek cesaretin yoksa yaşamana da gerek yok asimile olacağına. tüm kürtleri terörist diye adlandırmaya ise hiç hakkın yok. ben sana bu hakkı vermiyorum bir kürt olarak. bir çok laz arkadaşım var onlar niye senin gibi düşünmüyorlar? çünkü faşist değiller. bir yerde halkların kardeşliğinden bahsetmek isteniyorsa tek dil bu işi bozar, laz isen lazca konuş kürt isen kürtçe konuş. bunun için seni yargılamaya kimsenin hakkı yok. çünkü senin ırkın, dilin o. sen daha bunların farkında değilsin be kardeşim."
daha ilk paragrafta kendi giriş cümlesiyle çelişenlerce tepki görmüş mektuptur.
devletin, kendi topluluğunda "toplululuk-sindirmeden teklilik" olsun diye vatandaşlarına birtakım ödevler vermesini abes gören; ama devletin ekmeğini yemesini bilip göz oyanın da bunlar olması manidardır. sahi bu nankör kargalar neyi amaçlıyor? ne yani ülkeyi bölüşelim mi? hadi diyelim paylaştık, ağaç yaprağıyla gürler diye bir atasözü akla gelir, bölerek başınız göğe mi erecek? biraz vicdan sahibi olun! o değil her ülkede her millet kendi dilini konuşsaydı acaba topluluk diye bir şey olur muydu? olsaydı bir kargaşa olmaz mıydı? bu soruları cevaplamayı geçmişim sormadan adamlar işe kalkışıp edebiyat yapıyor. arkadaş, bu insancıklara çoğunluğa uymak, zorlarına gidiyor. insansın sen insan, hayvan değil. hayvanlar, değişime ayak uyduramaz, insanlar değil! sanki dil denen şey doğuştan geliyor da herkes kendi ırkının (!) dilini konuşacakmış vay arkadaş. az önce faşizmden dem vuran adam "ırktan" bahsediyor çok normal bir şey mi gibi, bu talepler de demokrasi" oluyor.
şunu da değinmeden olmaz: milliyetçilik ile ırkçılığın daha farkını bilmiyor zat, üstüne faşizm diye kötülediği sistemi, ırkçılığa dayalı bir sisteme dönüştürelim diyor, halbuki faşizmin daniskasını yaptığının farkında değil. hangi sistem dört başı mamur olmuş da bu sistem bu kadar zorunuza gitsin? siz acaba kibar feyzo filmini seyrettiniz mi? bu film bile yetiyor aslında durumu özetlemeye... bir de 1984 romanındaki siyasiler gibi "savaş, barıştır; Özgürlük Köleliktir; cehalet güçtür." diyerek faşist sistemdekilere benzemeleri rastlantı olmasa gerek. yazıklar olsun, bu ülkenin ekmeğini yiyip bu ülkenin insanına zarar veren herkese lanetler olsun, mazlumun, masumun ahı üzerinizde olsun.
yahu düşünün adam "çünkü senin ırkın, dilin o. sen daha bunların farkında değilsin be kardeşim." diyor sonra da halkların kardeşliğinden, eşitlikten, faşizmden dem vuruyor! var mı abi böyle bir zihniyet? adam daha neyi savunduğunu bilmiyor, siyaset yaptığını sanıyor, kürdün marjinali bu kadar oluyormuş demek. ırk nedir yahu? ırk diye bir şey mi kaldı? hangi yüz yılda yaşıyorsun be dürzü? millet desen anlarım da ırk nedir? ırk, hayvanlarda olur, o zaman sen kendini hayvanla eş görüyorsun. uzatmıyorum: karadenizli kardeşim gerçekleri dile getirmiştir, insanların kendi kültürünü bırakıp "ekmeğini yediği" bir ülkede trolllük yapmadan egemen olan bir kültürü benimsemesinin neresinde anormallik var? bir distopya tasavvur edelim kısaca: herkesin kendi dilini konuştuğu bir ülkede herkes kendi bildiğini yapacak, sonunda çatışmalar kaçınılmaz olacak, ayrışmalardan öteye gitmeyecek, bu ülkeden siktir olup gideceğiz. bugün üniter devletlerde çoğunluğu oluşturan milletin dediği olur. hoş, asimilasyondan söz edip ağlayanlar, doğu'yu kürtleştirenler de bunlar. sahi, kim bakamayacağı kadar çocuk yapar ki boşuna? düzinelerce çocuk yapılmasının amacı belli kimse çocuk kandırmasın...
özetle mazlumu oynayıp da adam sikenler de bunlar, masumu hatta kendi halkını katledip de barıştan bahsedenler de bunlar...
bir de george orwell'in siyasi zekâsına hayran kalmamak elde değil; adam yıllar evvel görmüş de yazmış...
