Savaşın en kanlı günlerinde kocadere köyü nde büyük bir sargı yeri kuruluyor ve sürekli yaralılar geliyor.
Ağır yaralılardan biri sargı yerinde dolaşan komutanın ellerine sarılıyor. nefesi dahi zor alıp veren bu asker, güç bela şunları söylüyor;
-komutanım... ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... ne olur arkadaşıma ulaştırın...
+arkadaşın kim, kime ulaştıracağız?
-köylüm... lapsekili ibrahim onbaşı dan bir mecidiye borç aldıydım... Ondan sonra kendisini göremedim... Belki ölürüm... Ölürsem bunu ona verin... hakkını helal etsin...
+merak etme evladım, hiç merak etme halledicem.
-komutanım... Hakkını helal etsin... söyleyin...
Komutan gözyaşları içinde askerin saçlarını okşarken, biraz sonra yaralı asker son nefesini veriyor.
Savaş tüm acımasızlığıyla devam ettiği sırada, sargı yerine sürekli yeni yaralılar geliyor, bazıları daha yoldayken şehit oluyor.
şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar da ailelerine verilmek üzere komutana teslim ediliyor.
komutanın teslim edilen pusulalar arasında bir tanesi dikkatini çekiyor ve okumasının akabinde gözlerinden oluk oluk yaşlar boşanıyor.
Pusulada şunlar yazıyor;
"ben beybaş köyü nden arkadaşım halil e bir mecidiye borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacaz. Belki dönemem. Arkadaşıma söyleyin hakkımı helal ettim."