'budala' adlı romanı'ndaki bir alıntıyla yanıt verelim bu önermeye;
"Güzelliği dile getirmek çok güçtür. insanın buna hazır olması gerekir. Değerini bilmeyenler için güzellik bir bilmecedir."
dostoyevski, kahramanlarının portrelerini çizmekle yetinmez. dahası, onların fotoğraflarını çekip okuyucunun önüne koymakla da yetinmez. kişilikleri, düşünceleri, sevinçleri ve hüzünleriyle ete-kemiğe büründürerek yaşamakta oldukları çevrenin en ince ayrıntıları ile birlikte okuyucuya sunar. okuyucunun zihninde, kahramanları ve yaşam koşullarıyla ilgili tek soru işareti bırakmamaya özen gösterir. bu, ortam ve kişileri idrak ederek görmenizi sağlar ve o anı yaşamanız için mükemmel bir ortam hazırlar. kendinizi vererek okuduğunuzda siz de o romanın sessiz kahramanlarından biri oluverirsiniz.
onu okumak gerçekten güç iştir ama bir de alıştınız mı; ciddi bir bağımlılık yapar ve isim sahibi değme yazarların eserleri dahi size basit gelmeye başlar.
dostoyevski; okuyucusunu, yaşadığı dünyadan koparıp kurguladığı dünyaya alıp-götürme konusunda tanıdığım en büyük üstattır.