Kalabalık ayak seslerini taşırken kaldırımlar
Gün mavi haliyle öylece ortalıkta sere serpe
Halinden gayet memnun balık ekmek satan Gölcüklünün yanındaki kedi
Kuru yük gemileri seyir halinde geçerken haykırır Topal Lazuri " - yali yali! "
Çekilmiş sustalı bıçak sesi işitilir karanlık bir sokakta
Kim bilir isimsizler mezarlığına hangi kayıtlı numarayla gömülecek Horasanlı Ali
Kalabalık gözler gölgeler içinde kaybolup gider
Kan ter içinde yürür elleri nikotin kokan vardiya halinde çalışan kum fabrikasındaki isçiler
Diş biler hayata her zamanki gibi dört nüfusa bakan Boyacı Mıstık
Ve tekerlekli sandelyesindeki doğuştan kötürüm Galip " kalkıp gel " cümlesini sayıklıyor içinden, duydunuz mu?
Kalabalıklar içinden gün gün eksilir ismini bilmediklerimiz, kimse de farkında değil
Misal bulutlar bilemezler göç ettikleri yerleri
Rüzgar estikçe hangi daldaki yaprağı koparır ya da hangi sazlıkta esir düşer ney sesinde içimizi acıtan ilahi o ruh hali, bilinmez.
Öyledir yaşam dedikleri masal, nerede ve nasıl biteceğini bilmeden yaşanan
" Bir varmış bir yokmuş... "