Bir elinde eskimiş Tolstoy'a ait bir kitap, diğer elinde bir bardak dumanı tüterken biten çay
Bugün bir garip istanbul
Yürür gölgesini arkasına alıp, dalgın, birazcık da ayıp sözcükler içinde kayıp düşüncelerle acayip görünüşlü adam
Uzanıp ruhunu öpsem;hem Kabil'im der, hem de Habil.
Uzak diyarlarda, titrek vücut hatlarıyla tamamen sarıya aldanmış bir yaprak ölümü tatmakta,
işte tam O sıralarda şu notu düşer Yahya Kemal Beyatlı "Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor /Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor
Her şey susmaktan yana yer ararken yerli yersiz
Elinde rengarenk misketleriyle bir çocuk zamandan geçmek fiilindedir.
Ötede bir adam onlara bakmaktan hayli yorgun,
Yukarıda bizden özgür bir mavi,
Yanda uzayıp giden zamandan muaf bir hayali,
Yüreğimde açan o sonsuz ilahi.
( Daha ne isterim. )