dünya üzerindeki tüm ülkelerde bulunan en zengin ailelerin holdingleşebilmesindeki ana kriterdir. çünkü onların izni olmadan dünyaya açılamazsınız.
işin garip olan diğer yanı ise, bu insanlar asla ve asla hazır mamul satmazlar, mutlaka ham maddenin tücaretini yaparlar, piyasayı böylece kendilerine mahkum kılarlar. mesela anadolu'nun çeşitli yerlerine de dağılmıştır bunlar. türkiye'de özellikle tekstil sektörünü elinde tutan güç bunlardır. mesela sanayi boyaları, pigment işleri... tüm bunların ham maddesi bunlardadır. onların izni olmadan ithalat ve ihracat yapmanız söz konusu değildir. belli kulüpleri vardır bunların. genelde belli bir merkezi olmayan belli bir yeri olmayan konsüller gibidir. başkaları çalışır risk alır, bunlar satar, sadece satar. her şeyi hem de. para yı ve ham maddeyi iyi kullanırlar.
ve işin en ilginç olan tarafı ise, birbirlerine olan bağlılık ve sadakat; kutsal sır diyebileceğimiz olguyu 300 yıla yakındır birbirlerine aktarırlar. dünyanın neresinde olursa olsun, nerede ve ne şekilde olursa olsun başlarına bir şey gelecek olsa mutlaka bir el uzanır bunlara. onlar yargılanmazlar, sorgulanamazlar. binlerce kişinin önünde ceketini iliklediği bürokratlara bile emirler yağdırırlar.
bir de sahil kenarlarını çok severler. hep oralardalar. istanbul'un bütün sahilleri onların. bizler ise bir pazar günü yürüyüşe çıkıyoruz kendi topraklarımızda, kendi toprağımız sandığım topraklarda.
azimlerine hayranım, her ne kadar etik olmayan bir çok yolu deneyerek bu günlere gelmiş olsalar da bağlılıklarına hayranım. tabi onları çözmek çok zor. çünkü sizden birileri onlarda.