bu 'doğum kontrolü' zımbırtısı, sanılanın aksine, insanların iyiliğini düşünmek için değil, elit kesimin yaşamını daha rahat sürdürmesi için ortaya atılmış bir teorinin ürünüdür. bugünlerde sol kesimin sık sık propagandasını yaptığı bu meredi ortay atan, aslında şuanda sol'un en büyük düşmanı kapitalizmin en büyük destekçilerinden olmuş bir ingilizdir.
varlıklı bir ailenin, elit bir çevrenin mahsulü olmuş bir şahısdır bu: thomas robert malthus. kendisi bir iktisatçı ve nüfus bilimcisidir. ben de bu adamla leon p. baradat'ın siyasal ideolojilerinin çıkış noktasını anlattığı kitabını okurken tanışmıştım. avrupa'da merkantilizmin terk edilip, kapitalizme geçilmesine doğru yaşanan süreçte, iskoç filozof adam smith, merkantilizmi eleştirmede başı çekiyordu. bu adam smith de bir ahlak felsefecisi. bu nedenle smith, fırsatçı ve emekçi bir ekonomiyi benimsemeye çalıştı. ahlakla bir toplum yaratmak istiyor, toplumdaki her bireyin toplumun faydasına çalışması gerektiğini, ''bencil olmaması'' gerektiğini ifade ederek, serbest piyasa ekonomisi modeline geçilmesi gerektiğini savunuyordu. her ne kadar emek değer teorisi gibi 'emekçi' teorilere fikirleri içinde yer verse de, gerek ateist olması itibari ile ekonomiyi aşırı önemsemesi, gerek sanayiye karşı olan her fikre saldırışı nedeni ile, kapitalizmin sert dönemlerinin felsefi dayanaklarının mimarı olmuştur. kendisi bunu istemiyor olsa bile...
kendisi ile neredeyse çağdaş sayılan, david ricardo da kendisi ile aynı görüşlere sahipti ve adam'ın görüşlerini yineleyip geliştirmekle yetindi. adam ricardo'nun arkadaşlarından olan thomas robert malthus ise, içlerinden en ileri giden insan oldu. daha doğrusu, thomas malthus'a ''insan'' demek bile, tüm mahlukata hakaret olur.
adam smith'in de, david ricardo'nun da insanların nüfus planlamasına yönelik korkuları vardı. hep içlerinde ''acaba sanayi, bu insanları taşıyabilecek mi? dünya bize daha ne kadar dayanacak?'' gibi kuşkular taşımışlardır. thomas malthus da, bu korkuyu derinden hisseden bir insandı. çünkü uygulanan kapitalizmle bir sınıf daha ortaya çıkmıştı: işçi kesimi. işçiler malı üretiyordu ancak 'hadlerinden fazla' çocukları oluyordu. kapital baronlar da işçilerin çocuk sahibi olmasından ve kendilerine sürekli masraf çıkarmalarından sıkılmışlardı. bunlar olurken ingiliz elitist thomas malthus, ortaya bir teori attı: Nüfus Artışı Hakkında Araştırma'sını yayımladı.
bu araştırmada malthus, dünyadaki besinlerin aritmetik olarak (yani 2,4,6,8...) arttığını ispatladı. ardından insan nüfusunun olağan koşullardaki artış biçimine baktığında korkusu bir kat daha arttı. insan nüfusu, ekstrem koşullar yoksa, geometrik olarak (yani 2,4,8,16...) artıyordu. sanayinin gelişmesi ile ortaya çıkan bolluk, insanların üremesini de hızlandırmıştı. işte bu anda malthus, şeytanın bile aklına gelmeyecek doktrinini kurmaya başladı. bu doktrinin amacı, yalnızca elitlerin hayatta kalmasını sağlamak ve işçileri birer köle haline getirmekti. açıkçası bu doktrini, dönemin fabrikatörleri de çok iyi karşıladılar. işçilerini 'bilimsel delillerin ışığında' köle gibi çalıştırmaya, paralarını vermemeye başladılar. peki neydi o doktrin?
bu aslında bir kurtarma planıydı. ''ne yaparsak daha çok yaşarız?'' sorusunun cevabı idi. malthus, hararetli bir şekilde, işçilerin çocuklarının kısıtlanmasını, işçilerin sadece ve sadece hayatta kalmalarına yetecek ve ertesi gün de çalışmasına sağlayacak kadar yiyecek/para verilmesini, işçi çocuklarının yeteneksiz olanlarının gene işçi olmaya zorlanmasını, ortaya konan kapital düzenin kanunsal altyapısının hazırlanarak legalleşmesini savunuyordu. thomas malthus, kendisini ''dünya hümanisti'' ilan etmişti, çünkü o dünyanın iyiliğini düşünüyordu(!) işte bu doktrinler sonucu, işçilerin ve diğer insanların çocuk sahibi olmalarının engellenmesi amacı ile, kondomlar ve doğum kontrol aletleri dağıtılmaya başlandı.
günümüzde 'bilinçli' insanların kullandığı o aletlerin temeli, buraya uzanıyor işte. doğum kontrol, gerektiğinde kullanılabilecek bir şeydir, ancak gereksiz yere kullanmak, işte bu kancık zihniyetli elitistlerin fikirlerinin günümüzdeki tezahürüdür, insan iradesine tecavüzdür, aynı zamanda günahtır.
emekçiler nerede ulan?!
edit: thomas malthus'un bu fikirleri, ''sosyal darwinizm''e dayanak oluşturmuştur. faşist, ırkçı ve lanet bir fikir olan sosyal darwinizm, darwin tarafından kuramsallaştırılmıştır. bu fikirde, yalnızca üstünlerin ayakta kalması gerektiği, ötekilerinse üstünlere hizmet etmesinin lazım geldiği vesaire ifade edilmekle beraber, bu fikrin aynı malthus gibi ''hümanistçe'' olduğu da savunulur.
"Gelecekte, yüzyıllarla ölçülemeyecek kadar kısa bir zaman sonra, medeni ırklar neredeyse kesinlikle vahşi ırkları dünya çapında yok edecek ve onların yerine geçecektir. Prof. Schaaffhausen'in de belirttiği üzere, insan benzeri maymunların da soyu şüphesiz ki kurutulacaktır. Böylece aradaki fark açılacaktır, zira insan daha medeni bir duruma gelecek, umarız ki sadece beyaz ırk kalacak ve maymun bir babun kadar alçalacak, böylece şu anda bir zenci veya Avustralyalıyla goril arasında var olan yakınlık ortadan kalkacaktır." (Darwin, Charles. 1871. The Descent of Man, and selection in relation to sex. London: John Murray. Volume. 1. 1st edition. p 201)