adamın everestidir. adam gibi adamdır...delikanlı çok sevmişti kızı tabiki kızda onu. evleneceklerdi. anneciği yıllar önce ölmüştü bu günleri görememişti. delikanlının fazla parası yoktu. zengin fakat bir o kadarda egoist babası yardımcı olmuyordu zaten bu evliliğide onaylamıyordu. evlendiler küçücük bir ev kıt kanaat bir yaşam. fakat çok mutluydular dünyalara sığmayan sevgileri vardı. bir süre sonra kızda kısa süreli bayılmalar ve burun kanamaları başladı. doktora gittiler gerekli muayene ve tahlillerden sonra acı gerçek ortaya çıktı "kanser" dediler. delikanlının boğazında bir düğüm ve gözlerinde yaş. ama sevdiğine göstermiyor bu durumunu vakur ve başını dik tutmaya çalışıyor. kıza "bunu atlatacağız bi tanem bunu yeneceğiz" diyor. para lazım tedavi ağır ve masraflı. istemeyerekte olsa gaddar babasından yardım istemeye gidiyor. gaddar baba ona "bu kızla neden uğraşıyorsun ölecek nasılolsa" diyor ama parayıda veriyor. tedavi süreci başlıyor fakat kanser vücudu sarmış kızcağız günden güne eriyor. kız delikanlıya yalvarıyor " ne olur beni bırak ben artık iyi olamayacağım benimle birlikte sende perişan oluyorsun git kendi hayatını yaşa" delikanlı hiç konuşmuyor sevdiğinin gözlerinin içine öyle bir bakıyorki, kız bu sözleri söylediğine pişman oluyor. ve beklenen gün geliyor sevdiği kız kollarında can veriyor. günler sonra gaddar baba delikanlıyı ziyarete geliyor "ben sana söylemiştim bu kızı bırak diye bak bu kadar acı çektin değermiydi? " delikanlı ona benim asla unutamadığım şu tarihi cevabı veriyor " sevmek asla pişman olmamaktır"... sevdiğiniz hiç bir şeyden pişman olmayın panpalarım...sevdiklerinizi asla yarı yolda bırakmayın...bizi biz yapan insani değerlerinizden asla taviz vermeyin...