dinlerin ortadoğudan çıkmasının cilvesi kıyafettir.
bilindiği üzere tüm semavi dinler ortadoğudan çıkmıştır, türban tartışmasının söz konusu olduğu din olan islam ise arap yarımadasından çıkmıştır. arap yarımadası ekvator üzerinde olup, çöllerle kaplı sıcak bir bölgedir. günümüzde güneydoğuya inerseniz benzer sıcaklar orada da etkilidir ve insanlar başlarına mutlaka birşey geçirip çıkarlar, aksi takdirle başa güneş geçmesi ve benzer pek çok rahatsızlık vukuu bulabilir.
doğal olarak arap yarımadası halkı da erkeğiyle kadınıyla sağlıkları için başlarını kapatıp dışarı çıkarlar.
kutsal kitapta bahsedilen sureler malesef diğer tüm sureler gibi, yazıldığı gibi anlaşılmaya çalışılmaktadır. kutsal kitapta en önemli nokta yorumlamaktır. buraya subjektif şeyler yazmanın alemi yok geçelim.
ancak türk kültürü, osmanlı döneminde arap kültürü ile çok içiçe girmiştir. bu içiçelik son dönemlerde yoğunlaşmıştır. bir arap kıyafeti olan türban ilk adımlarını bu şekilde atmıştır. daha sonra, arabistana ait olan herşeyi kutsal sayan mantıksız zihniyet yüzünden dinle ilgili birşey sanılmıştır.
bilindiği üzere üzerinde küfür bile yazsa bu ülke haklının %80i, arapça bir yazı görse ona hürmet eder.
hayır efendim, kapanılmalı. diyebilirsiniz. bu dinin gereksinimi de diyebilirsiniz. o zaman sorum şu olur; osmanlı devletinde şeriat kuralları geçerli iken, bir din devleti iken, ulema devlet yönetiminde söz sahibi iken nasıl oldu da türban diye birşey osmanlı halkı tarafından tanınmadı. son dönemlere dahi elimizde olan fotoğraflara baktığımızda tek bir türban göremeyiz. bir islam devletinde hem de!
nasıl olur da 600 küsür sene hüküm sürmüş bir islam imparatorluğunda türban yokken(veya arap kültürünü benimseyen azınlık grup tarafından kullanılırken) nasıl anneannelerimiz, babaannelerimiz çıkıp, bizim zamanımızda hiç kimse böyle birşey takmazdı yeni çıktı bunlar derken, ben çocukluğumda yaşadığım yerde bile tek bir türban görmemişken, ne hikmetse, dinci (dindar değil! dinci) tayfa para kazanmaya başlayıp siyasette söz sahibi olmaya başlayınca bir anda herkes takıvermiştir bu kıyafeti. ve nasıl bin küsür yıllık dine, 20.yüzyılda bir anda yeni bir şart yaratılmıştır?
hadi bunlarda bir şekilde cevaplandı..o zaman şunu sorarım
din dediğimiz şey akıl ve mantığa dayanır, tanrı asla insan için olumsuz, kötü birşeyi emretmez
oruç, namaz, hac gibi emredilen ibadetler hem insan faydası yönündedir. insana zarar veren veya aşağılayan birşey asla dinen kabul edilemez.
peki bu şartlar altında, kadınlar bu komik kıyafeti giyerek kendilerini saklayarak, hem kendilerini hem erkekleri, hem insanlığı, hem de dini aşağıladıklarının farkına varmazlar mı?
ben saçımı kafamı iyice saklıyayım ki erkek görmesin, görürse kendinden geçer, çünkü erkek hayvandır, azgın bir canavardır, ben iyice örtünüp sıkılıp kendime işkence edeyim, çünkü ben değersizim, ben her iki cinse de hakaret edeyim çünkü tanrı insanlara hakaret etmemi istiyor!!
ha nerde din özgürlüğü derseniz, buyrun sokakta namaz kılın, fakültede kuran okuyun, buna kimse karışamaz ama..
kusura bakmayın..
dini gereksinim diye kanacak insanlarlar pek yok, kanmış görünenler rant peşinde olanlar
ben bugün sokakta yaşasın sosyalizm diye bağırıp kızıl bayrak açarsam beni öldürürler
ama türban takanlar, nasılsa anında iş buluyor, ihaleler alıyor, para kazanıyor.
türban dini bir gereksinimdir
çünkü şimdi o para ediyor