nato kafaların anlamak istemediği kızdır. terbiyesiz adam, bikini ile türban kıyaslanır mı diye soramıyorsunuz da, ne acı. türban kavramını yök'ün çıkardığından habersiz genç yazarların uludağsözlükte fazla oluşu aslında bu tip konularda ipe sapa gelmez entrylerin girilmesini de beraberinde getiriyor. elma ile armutu toplamaya çalışan bir insanla insan hakları, din ve vicdan hürriyetini nasıl tartışabilirsiniz ki, üniversitelere her türlü girilir, içiniz ferah olsun, her düşünceden, her siyasi görüşten, her dini görüşten insan üniversiteye girebilir, misal benim zamanımda tkp pankartları ile giriyorlardı da kimse ses çıkarmıyordu, ya da chp rozeti ile giren öğrencilere kimse bir şey söylemiyordu, nasıl bir mantıktır kural var kardeşim uyacaksın mantığı? o zaman bir yasa çıksın adı ahmet olanlar okula alınmayacak diye -ki başörtüsü yasağının temel dayanağı da yok- o zaman da kural var diyebilecek misiniz?
bu ülke bu kafadan kurtulmadığı sürece ilerleyemez, atatürk'ün adını kullanarak başkalarının kitaplarından yaptığı (ç)alıntılarla profesörler yetişir, yargıyı etkilemek için cübbelerini giyip yürüyüş yapan koca koca üniversite rektörleri yetişir, ama bilim adamı yetişmez, aydın yetişmez, en fazla nur serter yetişir, kızların daha iyi bir eğitim almasını değil başını açmasıyla uğraşır, atilla yayla diye bir adam gelir onu da yerin dibine sokar, böyledir işte, hamasetle, tektipçi bir anlayışla bilim yapılmaz.
sorun türban ya da başörtüsü sorunu değildir, inançlı insanların bir yere gelip gelmemesi meselesidir, cumhurbaşkanlığı seçimleri de, cuma namazına giden araştırma görevlilelerinin fişlenmesi de bu yüzdendir çünkü bir yerlerde çalışmadan hamasetle göt göbek büyüten sürüngenler var, her yerde var aslında bunlar, mesele budur.
dürüstlük de bir erdemdir, başörtüsüne karşıyız deyin oturup tartışalım ama böyle dansözlük yaparsanız konuşamayız, tartışamayız, yarın "okula girmek istiyorsan şunu yapacaksın, o kadar" dediğin insanlarla aynı mağduriyeti paylaşır konuma düşer hakkını arayamazsın, kural var ama değil mi?