aslında hemen oracıkta, azıcık bile sorgulamadan, kuytularda empati kurmadan yargılanmaması hatta yadırganmaması gereken şapşirikko dosttur.
yılan ebesi dediğimiz, yılana zehrini veren bir hayvan. bir diger (g ile okuyun lütfen) özelliği ise taş attığınızda "şimdi ben senin..." diyerek sizi kovalamaya başlamasıdır, veya kovalar gibi yapmasıdır. genelde 4 ayak üstünde dursa da, 2 ayak üstünde koşar. bu hayvan genelde iç ege bölgesinin köylerinde terör estirir adeta. koylüler bu hayvandan yıldı-yıldı. neyse, işte böyle nalet, böyle şerefsiz bir hayvan bu. böylesine önemli bilgileri nasa veyahut efbiay, siyayey veyahut emayti ile paylaşabilirim.
görmek, bildiğimiz görmek. gözle yapılan iş, fiilimsi. işteşlik ve zamir. bir yandan da edatlar.
iddia etmek falan da bildiğimiz kavramlar. bir önergede bulunup, yönergeyi oylamak, genelgeye imza atmak diyebilirim. benim bu kelimeden anladığım bu.
şapşirikko, özel isim. öyle kaldı.
dost = n * arkadaş, n bir doğal sayı ve n >= 2 olmak üzere. bunu daçınt daktır olan cebir uzmanıyla bile tartışmam.
tüm bunları aynı potada erittiğimizde, yılan ebesi gördüğünü iddia eden bir şapşirikko dost hayatın genel akışına uygundur diye düşünüyorum.
vaaay bobbeey eyvoaah, emman şu da var ki, davasında sonuna kadar haksız bir şapşirikko dosttur. arkadaşım sen kimi skiyon? sen bizi ayakta mı skiyon? yani hayvanattan, mahlukattan anlamasak bizi susuz skecen. hafif hafif yokluyorsun herhalde sen bizi dostum, he ne dersin? baktın, bu hayvanı yedik, tek gözlü kobradan bahsedeceksin di mi? yanımda var, aha da buyrun diyip vuracaksın masaya. yavrum, senin güttüğün koyun kadar benim sktiğim çoban var. yemedik birader. hadi başka kapıya. hadi naaaaş, naş. ufak at da civcivler yesin. yürü de ense tıraşını görelim. bugün cuma, enseyi kapa.