süleymancı yurtları

entry49 galeri
    22.
  1. lise hayatımın ilk yılını ziyan ettiğim yurtlardır.

    o yurda girmek, bir müddet inançsız, dinsiz biri olmama sebep oldu.

    kaldığım yurdun rutin uygulamaları:
    1)dayak
    2)yemekhane nöbetçiliği
    3)temizlik (haftanın her günü, sorumluluğundaki bir yeri; hafta sonları ise bütün yurdu... ki yurt beş katlı.. )
    4)günlük 2 saat din dersi... (ibadetlerle birlikte beş saate çıkıyordu)
    5)kendi aralarında yaptıkları denetimlerin arefesinde ise, günde 12 saati geçen din dersleri.
    6)hafta sonları sadece birkaç saatlik çarşı izni..
    7)sürekli saç kontrolü yapılması. (subay tıraşı ya da üç numaraya evet, geri kalanına hayıııııırrrr... geri kalanı zındıkkkk)
    8)kot pantolon giyme yasağı
    9)müzik dinleme yasağı
    10)gazete ve dergi okuma yasağı
    11)halkaya katılma zorunluluğu... rabıta yapma zorunluluğu
    12)yatakhanelerin gece 11 de açılıp sabah 7 de kapatılması
    13)şahsi dolapların sürekli aranması
    14)sadece üç haftada bir ev izni

    ulan yurdun önündeki bahçede bile top oynayabilmek için köpek gibi yalvartırdınız bizi... sizin o baskı ve dayatmalarınız yüzünden, abdestsiz namaz kılıp, cünüp oruç tutan ne kadar arkadaşım vardı biliyor musunuz? din bizim için baskı demekti.. şiddet demekti... ulan babamızdan korkmazdık lan sizden korktuğumuz kadar. bizi o denli korkutacak hakkı nasıl kendinizde bulabiliyordunuz... ulan, daha sabi sübyan olan çocukları tekmelerle tokatlarla mı dövmezdiniz, ulan bizleri mescitte toplayıp da toplu bir şekilde tehdit mi etmezdiniz, ulan çocukları tüm arkadaşlarının arasında rencide mi etmezdiniz, ulan sigara içti diye kış ortasında öğrenciyi dışarda mı bırakmadınız, ailelerini arayıp onların onurunu mu kırmadınız? ulan, o gencecik insanları şiddetle ve psikolojik sindirme ile ne hale getirmiştiniz siz öyle?

    ulan söyleyin bana;
    ailesinin onurunu incitip de, kendisini de kapı önünde bıraktığınız kaç kişiye sigarayı bıraktırabildiniz?

    ulan o tatlı uykudan tekme tokatla, ranzalara metal çubuklar vura vura çıkardığınız gürültülerle uyandırdığınız o çucukların kaçını dini bütün insan yapabildiniz?

    ulan zorla dayattığınız o rabıtalar esnasında, gözlerini kapattığında sizin emrettiğiniz şeyleri değil de, şehevi şeyleri hayal ettiğini sonradan arkadaşlarına itiraf eden o gençlerin kaçını kemale erdirebildiniz?

    ulan kaçımıza kumaş pantolonu ve bid'at olan o cins bıyıklarınızı sevdirebildiniz?

    ulan kaçımız namaz kılarken manevi bir tad alabildik?

    ulan vicdansızlar, kaçımıza allah'ı sevdirebildiniz?

    şimdi, o yurttan kaçmayı kafaya koyduğum soğuk ve sessiz yatakhane gecesi geliyor aklıma...

    karlı bir kış sabahı, ortalık süt liman bir haldeyken, geceden hazırladığım çantamı almıştım dolaptan.. etrafı kolaçan ederek, korka korka cama yaklaşmıştım. beşinci katın penceresinden fırlatmıştım çantamı. parmak uçlarıma basa basa birinci kata inmiş, ayakkabılarımı kapıp tekrar en yakın pencereye koşmuştum.. kilitli kapılardan bu şekilde kurtulmuştum... otobüs durağında tedirgin bekleyişim ve ilk otobüsle ordan kaçışım... kaçtıkça rahatlayışım...

    ulan sizin zihniyetinize tüküreyim ben... o hakkı, ki ben bir çocuktum daha, işte o çocukluğun hakkını helal etmiyorum size...

    not: o yurt ne benim, ne de ailemin tercihiydi. anadolu lisesini kazanmış bir öğrenciydim. kazandığım okulun yurdu yoktu. ve o şehirde başka bir yurt da yoktu. bahsi geçen yurtta kalmak zorundaydım. o yurttan çıkınca, o şehirden de çıkmıştım. aldığım karar, o yaş gurubu için cesurdu. başka bir yerde okumaktan tutun da, eğitimi bırakmak dahil her şeye hazırdım. bana, yeni bir şehir ve yeni insanlar nasip oldu.

    benim o baskı çemberini kırdığımı gören arkadaşlarımın çok büyük bir kısmı o yurttan kaçmayı başardılar.
    20 ...
    1.
  1. kardeş baya baya sallamışsın aferim sana
© 2025 uludağ sözlük